Çorba Terbiyelerinin Hazırlanması


Çorba terbiyeleri genellikle üç çeşittir:

1) Sütlü terbiyeler,
2) Limonlu terbiyeler,
3) Sirkeli ve sarımsaklı terbiyeler.
Sütlü Terbiyeler

Yumurta sarısı ve sütle hazırlanır. Ezme ve taneli çorbalarda kullanılır.

Kullanılacak Malzemeler: 6 kişilik bir çorba için 2 veya 3 yumurta ve 1 su bardağı süt yeterlidir.

Hazırlanması: Yumurta sarısı porselen bir kasye kırılır. Kaşıkla karıştırılarak ezilir, sonra içerisine 1 su bardağı mümkünse önceden kaynatılmış soğutulmuş süt ilave edilir, karıştırılır, çorbanın suyuyla hafif ılıklaştırılıp kaynayan çorbaya katılır. Karıştırılarak bir taşım kaynatıp ateşten alınır. Çok kaynatılırsa bu karışım albüminli olduğundan sıcağın tesiriyle albümin pıhtılaşır, çorbanın görünüşü ve lezzeti bozulur. Buna halk arasında "kesilme" denir.

NOT: Süt pastörize ise önceden kaynatmadan da yumurta sarısına konabilir.

Limonlu Terbiye

Yumurta sarısı ve limon suyuyla yapılan terbiyedir. Taneli ve miyaneli çorbaların bazılarında kullanılır.

Hazırlanması: Aynen sütlü terbiye gibidir. Yalnız, süt yerine limon suyu, çekirdekleri süzülmüş olarak konur. Terbiyenin çorbaya ilavesi aynen sütlü terbiye gibidir.

Sirke ve Sarımsaklı Terbiye

Sirke ve ezilmiş sarımsakla yapılır. Daha ziyade işkembe çorbası ve paçada kullanılır.

WP: Görsel Metin Editörü Sorunu



Wp Metin Editörü
Yeni yazı ekleme sayfasından (Admin panelindeki post-new.php sayfasından) yazı eklemeye çalıştığımda "Görsel Metin Editörü"nün çalışmadığını farkettim. Metin editörü HTML tabında açılmış ve "Görsel" tabı hiç bir şekilde çalışmıyordu. "HTML Metin Editörü"nde yazı yazılabiliyor ancak "Görsel Metin Editörü"nde yazı yazılamıyordu.

Bir sorun olduğu belliydi. Bu yüzden daha önce yaptığım değişiklikleri düşündüm. Fakat son zamanlarda yüklediğim bir eklenti veya yaptığım herhangi bir değişiklik yoktu. Daha sonra birkaç arama yaptım ve http://www.alialtugkoca.com/arsiv/wordpressde-editor-sorunu/ sayfasında bir çözüm yolunun olduğunu gördüm. Önerildiği gibi /wp-includes/js/tinymce/ klasörünü tekrar upload ettim. Ancak bende işe yaramadı. Yazı editörü eski haline dönmedi. Herhangi bir değişiklik olmadığını gördükten sonra ilk değişikliği düşünerek /wp-includes/js/ klasörünün tamamını yeniden upload etmeye karar verdim ve ettim. Bu ikinci değişiklikten sonra metin editörü normal haline döndü. Peki neden böyle olmuşun yanıtı http://www.alialtugkoca.com/arsiv/wordpressde-editor-sorunu/#comment-10460 sayfasındaki yorumda verildiği gibi servera virüs bulaşmıştır ve/veya klasördeki dosyalar silinmiştir. Yani eksik veya bozuk dosyalardan dolayı görsel metin editörü çalışmıyor olabilir.

wordpress logo
"Wordpress Zengin Metin Editör Sorunu"nu böylece çözmüştüm. Fakat  aynı sorun bir süre sonra tekrar ortaya çıktı. Metin editörü, HTML kısmına takılmıştı ve "Görsel Metin Editörü" yine çalışmıyordu. Daha önce sorunu çözdüğüm gibi dosyaları tekrar upload ettim. Fakat bu sefer düzelmedi. Düzelmemesine rağmen sorunun fazla üstüne gitmedim. Çünkü http://www.r10.net/2299532-post13.html sayfasındaki yorumu dikkate aldım ve söylendiği gibi sunucudan kaynaklanan bir problemin (sunucunun aşırı ram kullanımı ve load yükselmesi) olabileceğini düşündüm. Düşündüğüm gibi olduğunu anladım ve daha sonra zengin metin editörü kendiliğinden düzeldi.

Bunun dışında önerilecek, sorunu çözüme kavuşturacak yol olduğunu sanmıyorum. Ancak alternatif olarak wordpress için zengin metin editörü eklentilerini kullanmak soruna çözüm olabilir.

Çorbalar hakkında kısa bilgi


Çorbalar; genç, yaşlı herkesin severek yediği yemek çeşitlerinin başında gelir.
Soğuk kış günlerinde severek yediğimiz çorbalar, günün yorgunluğunu giderdiği gibi, sindirim sistemimiz için de çok yararlıdır.

Çorbaların besin değeri, içine konan malzemelere göre değişir.

Çorba Çeşitleri

Çorbaların pişirilme teknikleri genellikle üç türdür:
a) Unlu çorbalar: Örneğin un çorbası.
b) Taneli çorbalar: Örneğin şehriye çorbası.
c) Ezme veya süzme çorbalar: Örneğin kırmızı mercimek çorbası veya ezme çorbbası gibi.

Çorbaların lezzetini ve besin değerlerini arttırmak için su yerine et suyu, kemik suyu, tavuk suyu, balık suyu (yerine göre) gibi, sulardan birini kullanacak olursak daha lezzetli çorba hazırlamış oluruz.

Ayrıca, çorbaların hem besin değerlerini, hem lezzetlerini, hem de kıvamlarını koyulaştırmak için, terbiye dediğimiz yumurta sarısı, süt, limon vs. karışımı konursa içimi çok güzel çorbalar hazırlamış olursunuz.

Terbiyeler, çorbaya piştikten sonra inmesine çok yakın konur. Konurken de terbiye hazırladıktan sonra çorba suyu ile ılıklaştırılıp konmalıdır. Aksi takdirde çorba pütürlü olur.

Çorbaların kıvamı genelde bozadan biraz sulu olmalıdır. Çok koyu ve sulu çorbalar güzel değildir.

Çorbalar; kırmızıbiber, nane, maydonoz, dereotu vs. ile süslenip öyle sofraya getirilmelidir.
Çorbaları ikram ederken kızartılmış ekmek parçaları veya krakerlerle ikram ederseniz daha hoşa gider.

Ergenlik Döneminde Sık Görülen Cilt Sorunları (2)


Ergenlik Döneminde Sık Görülen Cilt Sorunları (1) - trksh.org (bknz)

Seboreik Egzama (Seboreik Dermatit): Derinin yağlı ("Sebore" terimi, derinin yağlı olduğunu ifade eder.) olduğu saçlı deri, alın, burun kenarları, kaşların altı, nadiren de göğüs, sırt, kulak içi ve kulak aralarında görülebilen, genellikle kızarık bir alan üzerinde kepekler ve kaşıntı, batma yakınmalarıyla kendini gösteren bir hastalıktır.

Kişinin yağlı bir deri yapısına sahip olması genetik (kalıtsal) bir özelliğidir. Bu tür deri yapısında bir çeşit mantar kolaylıkla üremektedir. Bu mantarın ürediği ciltlerde ise sebooreik dermatit daha kolay oluşmaktadır.

Saçlı deride basit kepeklenme, deri yağlanmasının en erken ve ilk belirtisidir. Yağlanma, erkeklerde genellikle sakal ve bıyık altındadır; kıllar kesilince azalır. Yüzde ayrıca kulak arkadasında ve içlerinde de yağlanma olabilir.

Vücut direncinin düşmesi, stres, alkol alımı, seyrek yıkanma yağlanmayı artıran faktörlerdir. Saçlı deride yağlanma, başın sıkça kapatıldığı kış aylarında artar, yaz aylarında ise azalır.

Seboreik dermatit tanısı hekim tarafından konulmalıdır ve tedavisi de hekim tarafından yapılmalıdır.

Ergenlik Döneminde Cilt Sorunları

Siğil (Verruca): Siğil, human papilloma virüs (HPV) ailesinden virüslerin neden olduğu bir cilt hastalığıdır. Derideki bir sıyrıktan giren virüs ciltte siğil oluşumunu başlatır. Siğil, derinin üst tabakasında oluşur. Genellikle deri renginde olup üzeri pürüzlü ya da düz olabilir. Değişik vücut bölgelerinde farklı görüntülerde siğil oluşumuna neden olan farklı virüsler bulunmaktadır.

Birkaç türde siğil vardır. Parmaklarda, tırnak kenarlarında ve el sırtında görülen siğiller, klasik siğil olarak adlandırılır. Üzerlerinde siyah noktacıklar vardır.

Bir diğer siğil tipi de ayak tabanlarında oluşan siğillerdir. Bunlar genellikle birden fazla grup halinde belirirler. Yine üzerlerinde siyah noktacıklar vardır. Ayağın dışında değil de içine doğru büyürler ve ayağın altında bir şey varmış hissi uyandırırlar.

Bazı siğiller ise küçük ve düz yapıdadırlar. Bu siğiller vücudun pek çok yerlerinde olabilirler. Örneğin erkeklerde tıraş olma sırasında, tahriş olan yüz bölgeisnden virüs girecek olursa sakal bölgesinde bu tip siğiller oluşabilir.

Siğiller, tiplerine göre farklı şekillerde bulaşabilir. En önemli bulaşma yolu doğrudan temas olup siğili olan kişiye temas edildiğinde bulaşmasıdır. Bazen kişisel hijyen malzemelerinin ortak kullanımı ile de siğil bulaşabilir. Virüs bulaştıktan birkaç ay sonra siğil oluşur. Düz siğillerde ise tokalaşma ile bulaşma olasılığı çok düşüktür.

Bazı kişilerde siğil daha sık oluşmaktadır. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde daha sık olarak görülebilir. Siğillerle oynanması, siğillerin koparılması, kesilmesi ya da "Zamanla geçer." diye düşünülerek tedavinin geciktirilmesi siğillerin büyümesine ve siğil sayısının artmasına neden olabilir. Siğillerin tedavisi için hekime başvurulması gerekir.

Lens Kullanımı Hakkında Bilgiler


Güzel görünüm, özgüven ve özgürlük sağlayan kontakt lensler günümüzde pek çok insan tarafından tercih edilmektedir. Rahat kullanım olanağı ve çeşitliliği kontakt lensin gittikçe daha da popüler olmasını sağlamıştır.

Gözümüzde görme bozukluklarının düzeltilmesinde, göz renginin değiştirilmesinde, ya da kornea hastalıklarının tedavisinde, dünyanın her yerindeki milyonlarca insan kontakt lens kullanmanın faydalarından yararlanmaktadır.

Kontakt lensler, 1800’lerde gözbebeğinin önünü tamamen kaplayan üfleme cam lenslerden günümüzün yüksek teknolojisi ile yapılan incecik plastik kornea lenslerine uzanan bir evrim geçirmiştir. Günümüzde lens çeşitleri ve malzemeleri sağladığı kullanım seçenekleri ile çağdaş lens kullanıcılarının hizmetindedir

Lenslerin Kullanımında İlk Aşamalar
* Lens bakım malzemeleriniz elinizin altında bulunsun.
* Temiz, düz bir yüzey üzerinde çalışın.
* Lensleri tutmadan önce ellerinizi lanolin içermeyen sabun ile yıkayıp iyice durulayın.
* Karıştırmamak için temizliğe her zaman aynı lensten başlayın ( sağ ya da sol).

Lens Takma Metodu
Lens takma ve çıkarma işleminden önce ellerinizi iyice yıkayıp, tüysüz bir havlu ile kurulayın. Lenslerinizi karıştırmamak için her zaman sağ lensinizle başlayın.
Lens Takma ve Çıkarma İşlemi
* Sağ elinizi, takmak için kullanacağınız elinizin işaret parmağına yerleştirin, orta parmağınızla da gözünüzün alt kapağını aşağıya doğru çekin ve yukarı bırakın.
* Gözünüzün alt beyaz kısmına lensi yavaşça yerleştirin ve lensin altında hava kalmaması için lense hafifçe bastırın.
*Lensinizi tutmaya devam ederken gözünüzün alt kapağını bırakın.
* Aşağıya bakın ve parmağınızı lensten çekin. Lensiniz gözünüzün merkezine yerleşecektir.
* Lensin gözünüze yerleşmesini kolaylaştırmak için gözünüzü kapatın ve göz kapağınıza hafifçe masaj yapın.
* Aynı işlemi sol gözünüz için de uygulayın.

Lens Çıkarma Metodu
* Yukarı doğru bakın ve işaret parmağınızla alt göz kapağınızı aşağıya doğru çekin.
* Yukarı doğru bakın ve diğer elinizin işaret parmağının ucunu hafifçe lensinizin üstüne bastırın.
* Lensiniz yavaşça gözünüzün beyaz kısmına doğru kaydırın. Parmağınızı lensin üzerinde tutarak baş ve işaret parmağınız arasında sıkıştırıp çıkartın.
* Aynı işlemi sol gözünüz için de uygulayın.

Sorunsuz Lens Kullanımı İçin Dikkat Edilmesi Gereken Konular
* Takma ve çıkartma işlemi sırasında, parmaklarınızla gözünüze dokunmayın.
* Lenslerinize tırnaklarınızı değdirmeyin.
* Lenslerinizi takıp çıkartırken elinizin hijyenine önem verin.
* Lens kabınızı kullandıktan sonra, kaynatılmış ve soğutulmuş su ile yıkayın ve kurumaya bırakın. Bu işlem için deterjan ve musluk suyu kullanmayın.
* Lensleriniz lens solüsyonunuz içinde 7 günden fazla bekletilmişse, lensleri kullanmadan önce dezenfeksiyon işlemini tekrarlayın.

Lens Bakımı Hakkında Bilgi 
Temizleme
* Lensi avucunuza koyun.
* Lensin üzerine birkaç damla solüsyon damlatın.
* İşaret parmağınızı ileri geri oynatarak lensin iki yüzünü hafifçe ovalayın (tırnak değdirmeden).
* Lensleri her çıkarışınızdan sonra temizlemek, üzerindeki depozit tabakasını kaldırır.

Durulama
* Lensi temizledikten sonra durulanana kadar üzerine solüsyon damlatın.
* Lensleri her temizleyişinizden sonra durulamak, temizleme sırasında lensin üzerinden sıyrılan depozit ve toz tabakasının akıp gitmesini sağlar.

Dezenfeksiyon
* Lensleri saklama kabındaki bölümlere yerleştirin. 
* Lenslerin solüsyonun içine iyice batmasına dikkat edin.
* Kabın kapağını iyice kapatın.
* Lensleri kabında en az dört saat veya bir gece bırakın.
* Lensleri her çıkarışınızdan sonra dezenfekte etmek, tahrişe veya enfeksiyona neden olan mikroorganizmaların yok olmasını sağlar.

İftar Sonrası Şişkinlik


Ramazan'da 13-14 saat süreyle oruç tuttuktan sonra insanın acıkması ve susaması doğaldır. Bu şikayetten korunmak amacıyla iftarda bir çorba içildikten veya hafif bir yemek yenildikten belli bir süre sonra ana yemek yenirse daha iyi olur.

Ramazan'da özellikle sindirim sistemi problemi olan kişilerde meydana gelebilen şikayetlerden biri, iftardan sonraki karın şişkinliğidir. Bu rahatsız edici şikayet iftarda tıkabasa yenilen yemekten sonra da meydana gelebilir. Ayrıca yemekler hızlı yenmemeli ve iyi çiğnenmelidir. Yemekle birlikte belli oranda su içilebilir, esas mayi ihtiyacını öğün aralarında tüketmekte yarar var. İftardan sonra ortaya çıkması muhtemel şişkinlik problemi ile karşılaşmamak için şişkinlikten korunma konusunda aşağıda bilginize sunacağım önerileri öğrenir ve uygularsanız iyi olur.

Şişkinlik için öneriler
Şişkinlik, bazılarımızı zaman zaman, bazılarımızı da sık sık ve önemli derecede rahatsız eden bir durumdur. Sabaha kadar uyutmadığı zamanlar da olur. Hepimizin yakından bildiği ve her zaman da karşımıza çıkma ihtimali olan bu şişkinlikle ilgili bazı bilgileri ve bundan, korunmaya yönelik bazı tedbirleri size iletmek istiyorum. Bunları, çoğu yazılarımızda olduğu gibi size maddeler halinde aktarıyorum:

1) Sindirim sistemimiz iyi çalışmıyorsa ve çiğ besinleri yedikten sonra şişkinlik oluşuyorsa, çiğ besinlerden mümkün olduğunca uzak durun. Çiğ sebze ve meyvelerin çoğu C vitamini bakımından zengindir. C vitamini de kaynatılan yemeklerde veya komposto türü gıdalarda çok büyük oranda kaybolmaktadır. C vitamini ihtiyacımızı karşılamak amacıyla, çiğ sebzeleri az az olmak kaydıyla tüketebiliriz, sindirimi kolaylaştırmak amacıyla salataya limon ya da sirke koymalıyız. Salata da ana yemekten önce yenirse daha kolay sindirilebilir.

2) Günlük su ihtiyacı olan 1.5-2.5 litre civarındaki suyu yemeklerle birlikte değil de, öğün aralarında içmeye çalışın. Yemeklerle beraber fazla su içilirse bu, şişkinliğe yol açabilir.

3) Çoğu meyvenin kabuklarında hazımı zorlaştıran ve bazı kişilerin de mide ve bağırsaklarını tahriş eden madde vardır. Erik, üzüm, kiraz, ananas v. s. gibi meyveler şişkinlik yapabilir. Bu türlü meyveler şişkinlik yapıyorsa ya az tüketilecek veya sıkılıp suyu içilecek. Şişkinlik problemi olanlar genellikle kabukları kolay ayıklanan meyveleri tercih etmelidirler.

4) Lifli gıdalar tercih edilmelidir. Lifli gıdalar kabızlık problemi için de çok yararlıdır, dolayısıyla kabızlığa bağlı olarak vücutta toksin birikimi de engellenmiş olmaktadır. Tahıl ürünleri, turunçgiller, incir ve pişmiş sebzeler genellikle gıdaların bağırsaklardan geçişini kolaylaştırırlar. Günde 25 gram lifli gıda bağırsakların iyi çalışması için yeterlidir. Lifli gıdalar kanserden korunmada da önemli etkenlerden biridir.

5) Aşırı soğuk ve aşırı sıcak içecekler ve yiyecekler de şişkinlik yapar. Yenilen veya içilen gıdaların ve içeceklerin ısısı vücut ısısına ne kadar yakınsa o kadar az şişkinlik yapar.

6) Hava yutmak da şişkinliğe yol açan önemli maddelerdendir. Bazıları yemek yerken hava yutarlar. Asitli içecekler ve sigara kullanımı da hava yutmaya sebep olabilir. Ayrıca çiklet çiğnemek de hava yutmaya neden olur. Özellikle şişkinlik problemi olanların bunlara dikkat etmesi gerekir.

7) Şişkinliği önlemede en önemli madde besinlerin iyi çiğnenmesidir. Yemekler iyi çiğnenmezse midenin işi zorlaşır ve şişkinlik kaçınılmaz olur. İyi çiğnenen besinler midede az kalacağından şişkinlik oluşma ihtimali çok azdır ve iyi çiğnenmiş gıdaların sindirimi de çok kolay olur. Ayrıca yemekler iyi çiğnendiği zaman doyma refleksi de zamanında uyarılacak ve fazla yemek yenip kilo alınmayacaktır. Hızlı yemek yemek kilo almada çok önemli bir etkendir. Toplumumuzda çok yaygın olan bu kötü alışkanlığın mümkün olduğunca terkedilmesinde yarar var. Ayrıca yemekler yavaş ve iyi çiğnenerek yendiği zaman metabolizma da (vücudun gıdaları yakabilme kabiliyeti) çok daha iyi çalışacaktır.

8) Bir oturuşta tıka basa yenen yemekler de şişkinlik yapar. Yemekler mümkün olduğunca sık sık ve az az yenmelidir. Mümkünse, günlük alınması gereken yemekler üç ana öğün ve üç ara öğün şeklinde tüketilmelidir.

Ergenlik Döneminde Sık Görülen Cilt Sorunları (1)


Ergenlikte büyüme ve gelişme sırasında deri ile ilgili yakınmalar, sorunlar ön plana geçer. Pek çok ergen, ergenlik sivilcesi (akne vulgaris) ya da deride yağlanma (seboreik dermatit) sorunlarını ergenlik döneminde yoğun olarak yaşar.

Ergenlik Sivilcesi (Akne Vulgaris): Ergenlik döneminde en sık görülen deri sorunlarından biri sivilcelerdir. Erkeklerde sivilceler 14-19 yaşlarında sık olarak görülür. Erkeklerde daha yaygın, daha şiddetli seyir gösterir ve genellikle 20'li yaşlarda geçer; ancak, bazı kişilkerde ileri yaşlara kadar devam edebilir.

Ergenlik Döneminde Cilt Sorunları
Ergenlik döneminde cinsiyet hormonlarının salgılanmaya başlanmasıyla yağ bezlerinin boyutları büyür, salgıları artar ve yapıları değişir. Artmış olan salgılar, yağ bezi kanallarının bağlı olduğu kıl kanalları aracılığıyla deri yüzeyine salınır. Derinin bozulan kısmı ile hücre yenilenmesi sırasında dökülen deri atıkları bu kanallarda birikir. Kanallarda biriken deri atıkları, yağ ile birleşerek kanallarda silindirik yapıda olan tıkaçları oluşturur. Bu tıkaçlar, genel olarak minik kabartılar şeklindedirler. Kanallarda biriken deri atıkları ve yağdan oluşan bu tıkaçların bazılarının ağızları kapalı olup deri rengindedirler; bu kabarcıklara "beyaz nokta" adı verilir. Tıkaçların bazılarının uçları dışarı açılmıştır; biriken yağ doku kir ile birlereşerek siyahlaşır; bu oluşuma da "siyah nokta" adı verilir.

Deride doğal olarak az sayıda bulunan zararsız bir mikroorganizma (propionibacterium acnes) yağlı tıkaçların içerisinde rahat üreme olanağı bularak çoğalır. Bunun sonucunda önce iltihaplı kırmızı kabartılar sonra sarı-beyaz cerahatli yapılar gelişerek ergenlik sivilcesi oluşur. Ergenlik sivilceleri, en başta yüz olmak üzere sırt ve kalça gibi yağ bezlerinin yoğun olduğu alanlarda görülür.

Sivilcelerin seyrini etkileyen bazı faktörler vardır. Kalıtsal(genetik) özellikler, sivilcenin ortaya çıkmasında ve seyrinde önemli rol oynar. Stresin sivilce artışına neden olabileceği söylenmekle birlikte, net bir bilgi yoktur.

Pek çok kişi özellikle çikolata, kuru yemiş, gazlı içecek ve yağlı yiyecekler ile sivilce oluşumu arasında ilişki olduğuna inanır. Ancak, gıdalarla sivilce oluşumu arasında var olduğu düşünülen bu ilişki bilimsel olarak kanıtlanmamaıştır. Yüze yağlı krem ve benzeri ürünlerin sık uygulanması sivilce oluşmunu arttırabilir. Yağlı cilt tipine sahip kişiler, yağlı kremler kullanmamaya özen göstermelidir.

Ergenlik döneminde pek çok gençte görülen sivilceler yaşamı tehdit eden bir sağlık sorunu değildir. Genellikle erişkin dönem öncesinde biten bu durum bazen gençler tarafından büyük problem haline getirilmektedir. Ergenlik döneminde kişinin, kendi bedenindeki değişimler hakkında yeterince bilgi sahibi olmaması ve sivilcenin çevresindeki kişiler ile iletişimi olumsuz olarak etkilediğini düşünmesi, ruhsal ve sosyal sorunlar yaşanmasına neden olabilir. Sivilcenin oluşma nedeni ve bakımının bilinmesi, bu sorunların yaşanmasını engellemeye yardımcı olacaktır.

Tedavi edilmeyen sivilceler ciltte iz bırakabileceği için ihmal edilmemelidir. Tedavi bir hekim tarafından yapılmalıdır. Sivilce tedavisinin, sabır ve özenle uygulanması gerekir. Sonrasında da tekrarlanmasını önlemek için devamlı cilt bakımı gereklidir. Günde ikiyi geçmemek, cildi tahriş etmemek şartıyla yüzün sabun veya özel temizleyicilerle temizlenmesi tedaviye destek olur. Sivilceler bulaşıcı değildir ancak sivilceler sıkıldığı zaman deride yara oluşur ve iz kalma olasılığı da artar.
Ergenlik Döneminde Sık Görülen Cilt Sorunları (2) - trksh.org (bknz)

Diyet Tatlı Tarifleri


DİYET CHEESECAKE
5 paket limon lifli diyet bisküvi, 70 ml light süt, 500 gram light labne peyniri, 20 gram tatlandırıcı, 4 adet yumurta, 1 çorba kaşığı limon suyu, 1 çorba kaşığı rendelenmiş limon kabuğu, karanfil, tarçın, muskat, zencefil.

Üst katı için
250 gram light yoğurt, 2-3 damla vanilya esansı, 1 çorba kaşığı limon suyu, 1 çorba kaşığı rendelenmiş limon kabuğu, 2 çorba kaşığı tatlandırıcı, az miktarda muskat cevizi

diyet cheseecake
Bisküvileri parçalayıp ezerek un haline getirin. Sert hamur kıvamına gelene kadar süt ilave edin. Tarçın, karanfil, zencefil, muskat karışımından 1 çorba kaşığı ilave edin. Hamuru yoğurup hafifçe yağlanmış kalıba bastırarak yerleştirin. Buzdolabında 15-20 dakika bekletin. Labne peynirini bir kapta yumuşatın. Tatlandırıcı, rendelenmiş limon kabuğu ve limon suyu ekleyip karıştırın. 2 adet yumurtayı çırparak karışımın içine ilave edin. Tüm malzemeleri karıştırın. Buzdolabında beklettiğiniz hamurun üzerine aktarıp 160 derece fırında 45 dakika pişirin. Light yoğurdun içine muskat cevizini rendeleyin. Vanilya esansı ekleyin. Limon suyu, limon kabuğu ve 2 çorba kaşığı tatlandırıcı ilave edip karıştırın. Kremayla cheesecake’in üzerini kaplayıp 10 dakika daha fırında pişirin.

TARÇINLI DİYET MUFFIN
250 gran kepekli un, 25 gram tatlandırıcı, 10 gram kabartma tozu, 2 adet yumurta, 250 ml light süt, 10 gram tarçın, 120 gram light margarin, bir tutam tuz, 2 tatlı kaşığı tarçın

tarcinli muffin
Un, tatlandırıcı, kabartma tozu, tarçın ve tuzu kabın içine alın. Light yağı eritip soğumaya bırakın. Ayrı bir kapta yumurtayı çırpıp sütü ilave edin. Eritilmiş yağı bu sıvı karışıma ekleyin. Sıvı karışımı unlu karışıma ilave edin. Alttan üste doğru katlayarak karıştırın. Karışımı silikon kalıplara aktarın. Üzerlerine tarçın ekleyin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20-25 dakika pişirin(Pişirme sırasında fırının kapağını kesinlikle açmayın. Aksi halde muffinler çökecektir). Muffinleri isteğe göre yenilebilir süslerle süsleyebilirsiniz.

Nedenlerle dolu "Olağanüstü Vücudumuz" (3)


Neden, neden, neden? Olağanüstü vücudumuzdaki akıllarda soru işareti bırakan durumların nedenleri neler olabilir? "Olağanüstü Vücudumuz"un üçüncü bölümüdür.
Nedenlerle dolu "Olağanüstü Vücudumuz" (1)
- trksh.org (bknz)
Nedenlerle dolu "Olağanüstü Vücudumuz" (2) - trksh.org (bknz)

Neden horlarız?
Uyurken burnumuzdan ve ağızımızdan rahat nefes veremediğimizde horlarız. Bu sırada çıkan tuhaf sesin nedeni, gırtlağımızın arka tarafında bulunan yumuşak dokunun titremesidir.
Derin uyku, yorgunluk ya da aşırı şişmanlık horlamaya neden olabilir.
Gecede 300 kez bile horlanabilir.

Neden bacağımıza kramp girer?
Bacağımıza karmp girmesinin nedeni, vücuttaki suyun ve bazı minerallerin azalmasıdır. Genellikle gece uyurken kramp girer ve baldırımızdaki kaslar aniden kasılıp bir süre gevşemez. Bu olay sırasında canımız acır.
Spor yaparken kasları zorlamak, terlemek ve su kaybetmek kramp girmesine neden olabilir.

Neden ayağımız karıncalanır?
Uzun süre ayağımızın üzerine oturduğumuzda, buradaki sinir hücreleri sıkışır ve beyne uyarı gönderemez. Ayağa kalktığımızda sinir hücreleri beyne yeniden uyarı göndermeye başlar ve ayağımızda "karıncalanma" hissederiz. Sanki bir sürü iğne ayağımıza batıyormuş gibi olur.
Kan dolaşımındaki bir sorun, şeker hastalığı ve vitamin eksikliği de karıncalanmaya neden olabilir.

Neden ayağımız kokar?
Ayaklarımız, çorap ve ayakkabı içinde sıcak ve karanlık bir ortamdadır. ayaklarımız terlediğinde bu ortamın nemi artar. Bu, ayaklarımızda yaşayan bakterilerin hızla çoğalmasına yol açar. Bu bakteriler de kötü kokan kimyasal maddeler üretirler.
Hava almayan çorap ve ayakkabılar ayak kokusuna neden olur.

Neden geğiririz?
Yiyeceklerle birlikte bir miktar hava da yutarız. Bu havanın ağızımızdan geri çıkmasına "geğirme" denir.
Çok hızlı yemek yemek ve gazlı içecekler içmek geğirmemize neden olabilir.
Bebekler de sütle birlikte hava yutarlar. Bu onları rahatsız eder, hatta ağlarlar. Yetişkinler, bebeklerin sırtına masaj yaparak geğirmelerini kolaylaştırır.

Neden "pırt" yaparız?
Pırt yaptığımızda, ya yiyeceklerle yuttuğumuz bir miktar hava ya da bağırsaklarımızdaki bakterilerin ürettiği hidrojen, karbondioksit, metan gibi gazlar vücudumuzdan atılır.
Fasulye, nohut, yumurta, yoğurt gibi yiyecekler gaza neden olabilir.
Bazen "pırt" yaptığımızda kötü koku çıkar. Bunun nedeni bazı yiyeceklerde bulunan kükürttür.

Neden kulağımız kirlenir?
Dış kulak yolumuzda sarımsı renkte, yapışkan bir sıvı salgılanır. Bu sıvı, havadan bulaşan toz ve mikropları tutar ve bunların orta kulağa geçmesini önler.
Kulak sıvısı, tuttuğu toz ve mikroplarla birlikte dış kulak yolunda birikirse "kulak kiri" olarak adlandırılır.
Kulak sıvısı, aslında 40'tan fazla kimyasal madde içerir.

Neden idrar yaparız?
Kan böbreklerden süzülür. Bunun sonucunda kandaki fazla su, tuz ve zararlı maddeler idrar olarak vücuttan atılır.
Çok sıvı tüketmek, bazı böbrek hastalıkları ve idrar yollarına mikropların yerleşmesi sık idrar yapmaya neden olur.
Böbreklerimiz vücudumuzda bulunan tüm kanı 50 dakikada süzer.

Neden dışkı yaparız?
Sindirim sisteminde yiyeceklerin parçalanması sonucu açığa çıkan besin maddeleri ince bağırsaktan kana karışır. sindirilmeyen besin maddeleri de kalınbağırsağa geçer. Burada su ve bazı vitaminler emilir. Geriye kalan atık maddeler de dışkı olarak vücudumuzdan atılır.
Dışkının kalınbağırsaktan atılması 2-5 gün sürebilir.

Nedenlerle dolu "Olağanüstü Vücudumuz" (2)


Neden, neden, neden? Olağanüstü vücudumuzdaki akıllarda soru işareti bırakan durumların nedenleri neler olabilir? "Olağanüstü Vücudumuz"un ikinci bölümüdür.
Nedenlerle dolu "Olağanüstü Vücudumuz" (1)
- trksh.org (bknz)

Neden midemiz guruldar?
Karnımız acıktığında midemizde bir hazırlık başlar. Sindirim özsuları salgılanır. Mide kasları daha sık kasılır. Midemizden, yalnızca suyla dolu bir çamaşır makinesinin çalışırken çıkardığı sese benzeyen guruldama duyarız.
Gerginlik ve midenin çok dolu olması da guruldamaya neden olur.

Neden midemiz bulanır?
Mide bulantısı; karında bulunan bir organda, beyin ve omurilik sıvısında, hatta iç kulakta bulunan denge merkezindeki bir sorundan kaynaklanabilir. Midemiz bulandığında karnımızda bir tuhaflık hissederiz ve kusacakmış gibi oluruz.
Heyecanlandığımızda, besin zehirlenmesinde, taşıt tutmasında midemiz bulanabilir.
Mide bulantısı bir hastalık değildir; hastalık belirtisi olabilir.

Neden karnımız ağrır?
Karın bölgemizde bulunan mide, incebağırsak, karaciğer, pankreas gibi organların herhangi birindeki bir sorun karnımızın ağrımasına yol açabilir.
Kabızlık, besin zehirlenmesi, gerginlik, üşütmek ve çok fazla yemek de kaırn ağrısına neden olabilir.
Karın ağrısının nedeni; yeri, süresi ve şiddetine göre belirlenebilir.

Neden esneriz?
Esnemek, aslında bir soluk almaktır. Bu sırada ağzımız kocaman açılır. Ancak, esnemeye neyin yol açtığı tam olarak bilinmiyor.
Uykumuzun gelmesi, yorulmamız ya da sıkılmamız esnemeye yol açabilir.
Esnemek bulaşıcıdır; bunu düşünmek bile insanı esnetebilir.

Neden terleriz?
Derimizdeki gözeneklerden, çoğu su ve tuz olan bir sıvı çıkar. "Ter" denen bu sıvı havayla temas ettiğinde kurur. Bu sırada vücudumuzun sıcaklığı düşer ve serinleriz. Terle birlikte bazı zararlı maddeler de vücuttan atılır.
Spor yaptığımızda, heyecanlandığımızda ve sıcak havalarda daha çok terleriz.

Neden kaşınırız?
Derimizde sıcaklığı, basıncı ve acıyı algılayan sinir hücreleri bulunur. Derimiz zarar gördüğünde acıyı algılayan sinir hücreleri beyne uyarı gönderir. Bunun sonucunda kaşınırız.
Böcek ısırığı, alerji, bazı deri ve karaciğer hastalıkları kaşınmamıza neden olabilir.
Bazen uykumuzda bile kaşınabiliriz.

Neden titreriz?
Derimizde sıcaklığı algılayan sinir hücreleri bulunur. Üşüdüğümüzde bu hücrelerden beynimize uyarı gider. Bunun sonucunda kaslarımız hızlı bir biçimde kasılıp gevşemeye başlar ve titreriz. Bu da vücut sıcaklığımızı artırır.
Korkmak da titrememize neden olur.
Titrediğimizde tüylerimiz diken diken olur.

Neden hıçkırırız?
Akciğerlerimizin altında "diyafram" denen bir kas vardır. Bu kas, soluk alıp verdiğimizde kasılıp gevşer. Diyaframımız çok yemek yediğimizde ya da çok su içtiğimizde bazen birden kasılır ve aniden soluk alırız. Buna "hıçkırmak" denir. Hıçkırırken gırtlağımızdan ilginç bir ses çıkar.
Dakikada 4-60 kez hıçkırabiliriz.

Neden hapşırırız?
burnumuz, içine karabiber, toz gibi maddeler kaçtığında ya da nezle olduğumuzda kaşınır ve beynimize bir uyarı gider. Bu uyarıyla karın, gırtlak, diyafram, çene hatta göz kapağı kaslarımız bile aniden kasılır. Hızlı ve gürültülü bir şekilde soluk veririz. Buna "hapşırmak" denir.
Hapşırdığımızda hava, burnumuzdan saatte 160 km hızla çıkabilir.
Nedenlerle dolu "Olağanüstü Vücudumuz" (3) - trksh.org (bknz)

Nedenlerle dolu "Olağanüstü Vücudumuz" (1)


Neden, neden, neden? Olağanüstü vücudumuzdaki akıllarda soru işareti bırakan durumların nedenleri neler olabilir?

Neden tükürük salgılarız? 
Sindirim ağızda başlar. Dişlerle parçalanan yiyecekler tükürükle ıslanır. Tükürükte bulunan bazı enzimlerle parçalanır. Tükürükte enzimlerin dışında, mikrop öldürücü kimyasal maddeler ve su da bulunur.
Tat ve koku aldığımızda ya da çenemiz hareket ettiğinde daha çok tükürük salgılarız.
Günde yaklaşık 1-1,5 litre tükürük salgılarız.

Neden sümük salgılarız?
Burnumuza havadan toz ve mikroplar bulaşır. Yağışkan bir sıvı olan sümüğümüz bunları tutar ve akciğerlerimize ulaşmasını önler.
Soğuk algınlığı, nezle ve alerji daha çok sümük salgılanmasına yol açar.
Normalde renksiz bir sıvı olan sümüğümüz, toz ve mikroplarla karışıp koyu bir renk alır. Bazn de katı hale gelir.

Neden gözyaşı salgılarız?
Göz kapaklarımızı her açıp kapadığımızda, gözyaşımız gözlerimizi yıkayıp temizler ve burnumuzun içine akar. Böylece havadan bulaşan toz ve mikroplar vücudumuzdan atılır.
Gözümüze bir şey kaçtığında, nezle ya da alerji olduğumuzda daha çok gözyaşı salgılarız.
Günde yaklaşık 0.75 - 1 gram gözyaşı salgılarız.
Neden göz kırparız?
Vücudumuzun en hızlı kasılıp gevşeyen kasları göz kapaklarında bulunur. Göz kapaklarımız açılıp kapanarak gözyaşının yayılmasını ve gözlerimizin nemli kalmasını sağlar.
Gözümüze bir şey kaçması da göz kırpmamıza neden olur.
Fark etmesek de dakikada 20 kez göz kırparız. Göz kırpmazsak gözlerimiz kurur.

Neden ağzımız sulanır? 
Sevdiğimiz bir yiyeceği gördüğümüzde ya da kokusunu duyduğumuzda vücudumuzda sindirim için bir hazırlık başlar. Bunun sonucunda daha çok tükürük salgılanır ve ağzımız sulanır.
Tükürüğümüz yiyeceklerin kayganlaşmasını da sağlar. Bunun sonucunda yiyecekler sindirim yollarından daha kolay geçer.

Neden yüzümüz kızarır? 
Heyecanlandığımızda, öfkelendiğimizde, utandığımızda ya da vücut sıcaklığımız arttığında yüzümüz kızarır. Çünkü buradaki deride bulunan kan damarları genişler ve bu damarlardan daha fazla kan geçer. böylecek yüzümüz kırmızı görünür.
Derin derin soluk alıp vermek yüzümüzün kızarıklığının geçmesine yardımcı olur.

Neden kulağımız çınlar? 
Dışarıdan bir ses gelmediği halde "çınlama" denen uğultuya benzer hoş olmayan bir ses duyarız.
Uzun süre gürültülü ortamda kalmak, başımızı çarpmak, bazı kulak hastalıkları ve bazı ilaçlar kulak çınlamasına neden olabilir.
Kulak çınlaması bir hastalık değildir, ancak bir hastalığın belirtisi olabilir.

Neden ateşimiz çıkar? 
Normalde vücut sıcaklığımız yaklaşık 37 derecedir. Hastalandığımızda bağışıklık sistemimiz mikroplara karşı harekete geçer. Bunun sonucunda vücut sıcaklığımız artar, yan, ateşimiz çıkar.
Ateş bir hastalık değil, hastalık belirtisidir.
Ateşimiz 41 derecenin üzerine çıktığında vücudumuz tehlike altına girer.
Nedenlerle dolu "Olağanüstü Vücudumuz" (2) - trksh.org (bknz)
Nedenlerle dolu "Olağanüstü Vücudumuz" (3) - trksh.org (bknz)

Ergenlik: Yaşamın en güzel dönemi


Ergenlik Dönemi
Çocukluk ve erişkin dönemlerin arasında yer alan ergenlik döneminde hızlı bir büyüme ve gelişme süreci yaşanır. Ergenlik döneminde bedenin büyüme ve gelişmesi önemli ölçüde tamamlanarak erişkin vücut özelliklerine sahip oluruz. Ergenliğin yaş olarak tanımında, 10-19 yaş aralığı, ergenlik dönemi olarak kabul edilir. Ergenlik döneminde yaşadığımız bedensel, psikolojik ve sosyal gelişim süreci, hepimiz için önemli bir yaşam deneyimidir. Ergenlik döneminde ruhsal ve bedensel gelişim, bireyler arasında farklılık gösterir.

Ergenliğin ilk döneminde, bedenimizin hızla büyümesine ve gelişmesine hemen alışamayabilir, yadırgayabiliriz. Bazen kendimizi yalnız hisseder, etrafımızdaki kişiler tarafından beğenilmediğimiz şeklinde bir ön yargıya kapılabiliriz. Bu yaşlarda genellikle kendi cinsiyetimizden arkadaşlarımızla beraber olmak bizi rahatlatabilir.

Ergenliğin daha sonraki dönemi olan 14-15 yaşlarında bedenimiz, erişkin görünümünü almaya başlar.

Biz de yaşadığımız fiziksel değişikliklere yavaş yavaş alışırız. Kendimize olan güvenimiz artar, ruhsal olarak kendimizi daha rahat hissederiz. Bizim için "güzel" ya da "yakışıklı" görünmek önem kazanmaya başlar. Bu dönemde her iki cinsiyetten de arkadaşlarımızla daha iyi anlaşmaya başlarız. Arkadaşlarımızla beraber olmaktan çok hoşlanırız.

Ergenliğin son dönemlerine denk gelen 16-18'li yaşlarda gelecek ile ilgili kaygılarımız ön plana çıkmaya başlar. Gelecekte ne yapacağımız bizim için daha da önem kazanır. Bazı arkadaşlarımız üniversitede okumak isterken bazı arkadaşlarımız da çalışma yaşamına kendilerini hazırlamaya başlar. Bu yaşlarda ailemizin bizlere verdiği destek, kendimize olan güven duygumuzu arttırır.

Ergenlikte bedenimize, çocukluk dönemine göre daha fazla özen göstermeye başlarız. Bu dönemde özellikle deri ile ilgili sorunlarımız canımızı sıkabilir. Bu sorunların nasıl oluştuğunu anlyabilmek için önce deri yapısı ve derinin görevlerini bilmek gerekir. Sağlıklı bir deriye sahip olmak için öncelikle bu organımızın gereksinimlerini karşılamamız şarttır.
Derimizin Yapısı ve Özellikleri - trksh.org (bknz)

Derimizin Yapısı ve Özellikleri


Derimizin Yapısı
Derimiz, bedenimizi dış etkilerden koruyan en büyük organıızdır. Vücut ağırlığımızın yaklaşık 1/6'sını oluşturur ve alanı yaklaşık 1,5 metrekaredir. Beden ısımızın düzenlenmesi, dokunma, ısı, ağrı ve basınç gibi duyumları hissetmemizi sağlar. Derimiz, alttaki dokulara destek olurken bedenimiz için zararlı olan bazı maddelerin ter yoluyla kısmi ölçüde dışarı atılmasını sağlar. Kemik yapımız için gerekli olan D vitaminin sentezi deri yoluyla olur. Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için derimiz renk moleküllerini yani pigmentleri oluşturur. Derimiz, zararlı maddelerin ve mikropların vücudumuza girmesini engeller.

Derimizin Yapısı
Derimiz farklı özellikleri olan üç ana tabakadan oluşur.

Derimizin Özellikleri
Üst Deri (Epidermis): Cildin en üst tabakası bedenimizi dış etkenlere karşı korur. En dıştaki boynuzsu tabaka su ve diğer yabancı maddeleri önemli ölçüde geçirmez. Üst deri, yaklaşık iki haftada bir yenilenir.

Dış tabaka derinin alt tabakalarını güneş ışınlarından korumak için melanin denilen özel pigmentleri de yapar. Melanin, güneş ışınları ile derinin daha koyu renkli bir hale gelmesini sağlayarak güneş ışınlarının alt tabakalardaki hassas hücrelere ulaşmasını engellemeye çalışır. Ama yüksek doz ve yoğun güneş ışınları karşısında gücü çok sınırlı kalır.

Alt Deri (Dermis): Üst derinin altında "alt deri" adı verilen tabaka bulunur. Bu tabakada ter bezleri, yağ bezleri, kılların alt bölümleri olan "kıl kökleri" yer alır. Kanlanması yoğun olan bu tabaka salgıladığı yağ ve ter ile derinin üzerindeki asidik yapıyı oluşturur. Bu tabakanın içinde derinin esnekliğini sağlayan dokular ve kılların hareket etmesini sağlayan kas yapısı bulunur. Bu tabakada çalışan yağ bezlerinin aşırı çalışması, derimizde sivilce ve siyah nokta oluşmasına neden olur.

Deri Altı Tabakası (Subkutis): Alt deri tabakasının altında bulunan deri altı tabakası, derinin beslenmesini sağlar; salgılamanın oluşması ve ısı düzenlemesini destekler.
 
Copyright 2009-2013 © trksh.org - Takip eden geride kalır.
Gizlilik
Teşekkürler bloggerthemes.net