Merhaba Ben Hatça


Beğendiğim bir kompozisyonu daha doğrusu bir metni paylaşmak istedim. Metnin konusu ise: "Bir oyuncakçı dükkanında bir oyuncaksın. Başından geçenleri anlat." Oyuncak hikayesindeki karakterler ve olay çok hoşuma gitti. Okurken Türkçe'nin katledilmesini gösteren iyi bir metin olur diye düşündüm ama amaç o değil tabiki :] Amaç güldürmek. Yakın bir arkadaşımın yazısıdır. İyi okumalar.
Mission: Impossible
Merhaba ben Hatça. Ben bir türbanlı Barbie’im. 2006 yılının Mart ayında, küçük bir imalathanede dünyaya geldim. Orda benim gibi daha çok vardı ama sadece ben ve arkadaşlarım buraya gelebildik.
Şu an Mourtazha’s Toy Shop’tayız . Mourtazha her sabah kepenkleri açtıktan sonra içeri bir bozukluk atar. Sonradan öğrendiğime göre günün iyi geçmesi için atıyormuş. Mourtazha 40 bilemedin 50 yaşında saf, naif bir insandır.2 oğlu bir de kızı vardır. Ara sıra oğlunu dükkana getirir.
Ve işte benim hikayem de burda başlıyor.  Her şey “action man”lerin dükkana getirilmesiyle başladı. Onları zikirmatik reyonunun yanına koydular. Sonra “o”nu gördüm. Elinde son model bir silah, vücuda yapışan cart yeşil bir badi,saçma sapan kaslar ve kepçük ağız. Olamaz, sanırım aşık olmuştum. Fakat bizimki aşk-ı memnuydu. Çünkü ikimizde hareket edemiyorduk. Derken aynı günün sonlarına doğru Mourtazha’nın küçük oğlu Moustapha elinde beslenme çantası,burnunda sümük,ilk kez gelircesine içeri daldı. Beslenme çantasını fırlattı;arkadaşlarımdan beşini kaybettim. Sonra her erkek çocuğunda olduğu gibi onda da bir “action man alma”isteği doğdu.
Reyonun önünde durdu ve onca action man in içinden yiğidimi aldı. Kalbim cız etti. O an çığlık atmak istedim fakat tek diyebildiğim “I am a Barbie Girl in the Barbie world. Like in plastic it’s fantastic”ti. Çaresizdim. Ağladım,devrelerimi bozdum.
Gözlerimi türbanımla sildim. Arkadaşların da yardımıyla arabaya bindim ve çocuğu takip ettim. O intikam duygusuyla hareket edebiliyordum. Buna mı sevineyim yoksa yiğidimin gittiğine mi üzüleyim bilemiyordum.
Türbanımı çıkartıp dikiz aynasına, vitesi beşe, kafayı da çocuğa taktım.
Çocuk hala tükanda geziyordu. Pokemon reyonunun önünde durdu. Ordan bir poke topu alıp çocuğun kafasına attım. “Seni seçtim pikaçu!” dememle pikaçu çıktı. “Buyur apla.” dedi. Pikaçu artık büyümüş,efendi bir delikanlı olmuştu. Dedim “Cano ver elektriği.” dedi “Apla walla motor soğuk.”Biraz bekledim. Sonra “Hazırım” dedi. Elektriği vermesiyle çocuğun yiğidimi atması bir oldu.
Yiğidimin yanına koştum. Onu bağrıma bastım. Hiç ses çıkarmıyordu,nefes dahi almıyordu. (Sanki normalde alıyodu…!) Bağırdım, “Onu alma beni al!” “Niçün!” dedim. Sonra yanlışlıkla sırtındaki açma-kapama düğmesini off a getirdiğimi fark ettim. Aceleyle düğmeyi açıp, “Hoş geldin!” dedim. “Thank you siyır” dedi. Dedim “senin thank you diyen kepçük ağzını yerim.”
Bu onu son görüşüm oldu. Terbiyesiz karşı reyondaki Cindy bebekle Disneyland’a kaçmış. Aman…Neyse. Ben yatırımımı öbür dünyaya yaptım. Dabi lann her gün en az 2 saat sır kapısı-kalp gözü, 1 saat Dest-i İzdivaç ve 1 saat yemekteyiz izliyorum tükandaki televizyondan. Sizde yapın. Direk cennet. Sorgu-sual yok. Sıratı premium geçiyon. Yeter ki şunu unutma: “Namaz keeps together.”
Yazan: Ü.B.B
KEPÇÜK AĞIZ ne demektir?: "çemçük" ya da "kemçük" ağız olarak da bazı yerlerde geçer. "Çok Güzel Hareketler Bunlar"da kullanılmış bir deyimdir. Uykusuz Dergisi'nden Umut Sarıkaya da karikatürlerinde kullanmıştır. Tanım itibari ile konuşmayı engelleyen bir çene yapısıdır. Ne demek olduğunu "kepçük ağız resimleri"ni gördükten sonra anlamak mümkündür. ekşi sözlükteki yorumlara bakınız. Kepçük ağızlı resim örnekleri verilmiş: kemçük ağız (Yorumlar ve Resimler).

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright 2009-2013 © trksh.org - Takip eden geride kalır.
Gizlilik
Teşekkürler bloggerthemes.net