Tatil.. Yoğun iş veya okul programından sıkılanların dört gözle beklediği o mübarek günlerdir. Tatil kimileri için sıkıntıdan, stresten (işten, okuldan) kurtulmayı ifade ederken kimileri için de dinlenme, eğlenme anlamı taşır. Kimileri tatilini evde oturarak, yatarak değerlendirir; kimileri ise farklı yerlerde konaklayarak, gezerek hem eğlenerek hem dinlenerek geçirmeyi tercih eder. Benim hayalimdeki tatili sorarsanız tartışmasız "eğlenmek, dinlenmek" derim. Benim için "otel, havuz, güneş, spor" kelimeleri süper bir tatil programı için uygun kelimelerdir.
Öyle ya da böyle tatil güzeldir. İster vur kafayı yat; ister gez, toz. Her insan mutlaka tatile ihtiyaç duyar. İnsanın kafa dinlemesi, işinde daha verimli olabilmesi için tatil şarttır. Çünkü insanoğlu robot değil ki dur durak bilmeden çalışsın, etsin [Hal böyle olmasına rağmen ben tatil nedir bilmek istemeyen insanlar(!) gördüm]. Bundan dolayı tatiller, hayatımızın teneffüs saatleridir. İnsan, kimi zaman "Ben tatili hak ettim" diyebilmelidir. Bunu diyebilmek gerçekten güzel bir şeydir. Yaptığı iş ölçüsünde bunu demek ise daha da güzeldir.
Her şeyin bir ölçüsü vardır. Yemeğin içine atılacak tuzun bir ölçüsü olduğu gibi tatilin de bir ölçüsü vardır. Yemeğe fazla tuz koyarsanız yemeğin tadı kalmaz; tatili fazla yaparsanız o tatilin tadı kalmaz. Bu nedenle zamansız ve ölçüsüz tatil yapmak iyi değildir. Çünkü uzun bir tatil döneminden sonra iş hayatına, okul hayatına uyum sağlamak zordur. Bir bakıma "kaş yapayım derken göz çıkarmak" anlamına da geliyor. Şöyle ki; işinde daha verimli olmak için tatil yapıyorsun. Ama tatilin uzun sürüyor. Tatilin bitiyor ve işine, okuluna başlıyorsun. Uzun süren bir tatilin ardından işe gitmek, okula gitmek sana uygun gelmez. Ve iş hayatına alışana kadar tatil yaptığın süre kadar süre geçer. İşinde verimli olmak yerine verimsiz olursun. Uzun bir tatil dönemi gevşekliğe dönüşmüş olur. Bu yüzden ben çoğu zaman "tatil = gevşeklik" derim. Sonuçta, “Terazi var tartı var her işin bir vakti var” :]
Anlatmak istediğim tatilin gevşekliğe dönüşebilir olmasıdır. Tabiî ki gevşekliğin ortaya çıkma veya çıkmama durumu her şeye rağmen sizin elinizdedir. Çünkü tatili değerlendirmeyi bilenler için hiçbir sorun yoktur. Zamansız tatiller (domuz gribi tatili gibi) ilan edilse de tatilin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini biliyorsan hiçbir problem olmayacaktır. Tatilinle çok yaşarsın. Ama tatili iyi değerlendirme alışkanlığın yoksa durum vahimdir. Ne yapacağını bilemezsin. Hele böyle bir zamanda (teknoloji çağı) geçersin bilgisayarın başına ve saatlerce aptal gibi vakit geçirirsin. Bilgisayarın yoksa televizyonun başına geçersin. O yoksa onun, o yoksa onun… Bir gün gelir, tatilin bittiğini anlarsın ama neye uğradığını anlayamazsın. Çünkü tatil akıp geçmiştir.
Tatili değerlendirme alışkanlığın yoksa kısır döngü sürekli devam eder. Tatil olur, değerlendiremezsin, tatil geçer. Tatil olur, değerlendiremezsin, tatil geçer… Tatilin sende bıraktığı tek iz gevşeklik olur. Yani tatil senin için gevşekliktir.
Öyle ya da böyle tatil güzeldir. İster vur kafayı yat; ister gez, toz. Her insan mutlaka tatile ihtiyaç duyar. İnsanın kafa dinlemesi, işinde daha verimli olabilmesi için tatil şarttır. Çünkü insanoğlu robot değil ki dur durak bilmeden çalışsın, etsin [Hal böyle olmasına rağmen ben tatil nedir bilmek istemeyen insanlar(!) gördüm]. Bundan dolayı tatiller, hayatımızın teneffüs saatleridir. İnsan, kimi zaman "Ben tatili hak ettim" diyebilmelidir. Bunu diyebilmek gerçekten güzel bir şeydir. Yaptığı iş ölçüsünde bunu demek ise daha da güzeldir.
Her şeyin bir ölçüsü vardır. Yemeğin içine atılacak tuzun bir ölçüsü olduğu gibi tatilin de bir ölçüsü vardır. Yemeğe fazla tuz koyarsanız yemeğin tadı kalmaz; tatili fazla yaparsanız o tatilin tadı kalmaz. Bu nedenle zamansız ve ölçüsüz tatil yapmak iyi değildir. Çünkü uzun bir tatil döneminden sonra iş hayatına, okul hayatına uyum sağlamak zordur. Bir bakıma "kaş yapayım derken göz çıkarmak" anlamına da geliyor. Şöyle ki; işinde daha verimli olmak için tatil yapıyorsun. Ama tatilin uzun sürüyor. Tatilin bitiyor ve işine, okuluna başlıyorsun. Uzun süren bir tatilin ardından işe gitmek, okula gitmek sana uygun gelmez. Ve iş hayatına alışana kadar tatil yaptığın süre kadar süre geçer. İşinde verimli olmak yerine verimsiz olursun. Uzun bir tatil dönemi gevşekliğe dönüşmüş olur. Bu yüzden ben çoğu zaman "tatil = gevşeklik" derim. Sonuçta, “Terazi var tartı var her işin bir vakti var” :]
Anlatmak istediğim tatilin gevşekliğe dönüşebilir olmasıdır. Tabiî ki gevşekliğin ortaya çıkma veya çıkmama durumu her şeye rağmen sizin elinizdedir. Çünkü tatili değerlendirmeyi bilenler için hiçbir sorun yoktur. Zamansız tatiller (domuz gribi tatili gibi) ilan edilse de tatilin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini biliyorsan hiçbir problem olmayacaktır. Tatilinle çok yaşarsın. Ama tatili iyi değerlendirme alışkanlığın yoksa durum vahimdir. Ne yapacağını bilemezsin. Hele böyle bir zamanda (teknoloji çağı) geçersin bilgisayarın başına ve saatlerce aptal gibi vakit geçirirsin. Bilgisayarın yoksa televizyonun başına geçersin. O yoksa onun, o yoksa onun… Bir gün gelir, tatilin bittiğini anlarsın ama neye uğradığını anlayamazsın. Çünkü tatil akıp geçmiştir.
Tatili değerlendirme alışkanlığın yoksa kısır döngü sürekli devam eder. Tatil olur, değerlendiremezsin, tatil geçer. Tatil olur, değerlendiremezsin, tatil geçer… Tatilin sende bıraktığı tek iz gevşeklik olur. Yani tatil senin için gevşekliktir.