Work and Travel Fiyatları


Work and Travel, adından anlaşılabileceği gibi öğrencilerin hem çalışıp hem tatil yapabileceği bir programdır. Yalnızca ülkemizden değil dünyanın birçok ülkesinden her yıl binlerce katılımcısı olan Work and Travel, 2000 yılından beri varlığını sürdürmektedir. Yanılmıyorsam Rusya ve Ukrayna'dan sonra bu programa en çok katılımcı sağlayan üçüncü ülkeyiz.
Work and Travel hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyenlere program detaylarını okumalarını tavsiye ederim: http://tr.wikipedia.org/wiki/Work_And_Travel

Work and Travel programının fiyatlarına gelecek olursak; WAT program ücretleri, WAT acentalarına göre farklılık göstermektedir. Yani fiyatlar şirketten şirkete değişiklik gösterir. Ancak ortalama bir fiyat söylemek mümkündür. Ancak öncelikle "Full Placement" ve "Self Placement" seçeneklerinden bahsetmek gerekir.

Work and Travel Fiyatları

Full Placement: Konaklaman ve işin WAT şirketi tarafından sağlanır. Yani şirket sana işin ve konaklaman benden diyor. İş ve konaklama garantili bu seçenek, daha pahalıdır. Work and Travel şirketlerinin fiyatlarına bakılarak ortalama bir fiyat söylemek gerekirse; Full Placement, 1400 dolardır.

Self Placement: İlk seçeneğin aksine öğrenci konaklamasını ve işini kendi ayarlar. Şirket, iş ve konaklamayı sağlamaz. Tahmin edeceğiniz gibi bu seçenek, diğerine göre daha ucuzdur. Yine şirketlerin fiyatlarına bakılarak ortalama bir fiyat söylemek gerekirse; Self Placement, 700 dolardır.

Work and Travel fiyatları, şirketlerin kampanyalarına göre daha ekonomik duruma gelebiliyor. Erken kayıt indirimleriyle fiyatlar yaklaşık olarak 150 dolar düşüyor. Bunun yanında şirketlere göre değişiklik gösterebilen grup indirimleri, not ortalamasına göre indirimler, programa daha önce katılan adayalara yapılan indirimler olabiliyor.

WAT program ücretine neler dahildir konusu şirketlere göre farklılık gösterebilir. Bu konu şirketle yapılan anlaşmalara bağlıdır. Ancak şunu bilmekte fayda var, yapacağınız harcamalar şirkete ödeyeceğiniz parayla sınırlı olmayabilir. Bunun yanında cep harçlığınız, uçak biletiniz, vize başvuru ücretiniz gibi harcamlarınız da olabilir.

Work and Travel programında gelir-gider dengesini kurmanız, masraflarınızı çıkarmanız size bağlıdır. Yapacağınız harcamalar ve kazanacağınız paralar bu bakımdan önemlidir. Ülkenize döndüğünüzde cebinizde para kalabilir de kalmayabilir de, size bağlıdır.

Tüp Bebek Aşamaları


Tüp Bebek
Tüp bebek, normal yollarla çocuk sahibi olamayan eşlerin yapay döllenme yoluyla çocuk sahibi olabilmesidir. Son yıllarda gelişme gösteren tüp bebek yöntemi, rağbet görmektedir.

Tüp Bebek Aşamaları
Tüp bebek yöntemini 7 aşamada incelemek mümkündür.

1- İlk görüşme
Tüp bebek yöntemindeki ilk aşama görüşmedir. Çocuğunuz olsun istiyorsunuz ama doğal yollarla bu pek mümkün görünmüyor. Bu durumda tüp bebek yöntemine başvurmak istediniz. Yapacağınız ilk şey bir uzmanla görüşmektir. İlk aşamada bir takım testler yapılır ve bunlar değerlendirilir. Bir tedavi planı belirlenir.

2- Hormonların baskılanması
Tedavi aşamasına geçilmiştir. Bundan sonra ilk olarak yapılacak olan kadının hormonlarının baskılanmasıdır. Döllenme şansını arttırmak için normal süreçte birden fazla yumurta üretilmesi sağlanacaktır. Kadının hormonlarının baskılanması ile de normal süreçte oluşabilecek bir riske karşı önlem alınmış olunur.

3- Yumurtalıkların uyarılması
Hormonların baskılanması yapıldı. Bu aşamada normal süreç baskılanmış oldu. Yumurtaların uyarılması ile daha fazla yumurta üretimi sağlanacaktır. Bu sayede döllenme şansı artmış olacaktır.

4- Yumurta toplama

Yumurtaların dışarıda döllenmek üzere toplanması aşamasıdır.

5- Döllenme fertilizasyonKadından alınan yumurtayla erkeğin spermlerinin labaratuvar ortamında döllenmesi sağlanır.

6- Embriyo transferi
Döllenme fertilizasyon aşamasından sonra döllenmiş yumurta elde edilir. Buna embriyo denir. Embriyonun rahime transferinden yaklaşık 12 gün sonra hasta gebelik testine çağrılır.

7- Gebelik testi
Tüp bebek yöntemindeki son aşama gebelik testidir. Yapılan testlere göre gebelik olup olmadığına karar verilir.

Tüp bebek fiyatları hakkında bilgi
Dünyanın birçok ülkesinde yaygın olan tüp bebek yöntemi ülkemizde de son zamanlarda ilgi görmeye başlamıştır.

Peki tüp bebek yönteminin maliyeti ne kadar?
Tüp bebek yönteminin maliyeti hastaneden hastaneye değişiklik göstermektedir. Ortalama bir fiyat aralığı söylemek gerekirse tüp bebek fiyatları 5000-9000 lira arasında değişmektedir. Fiyatlar tedavide aksaklık olması halinde artabilir. Bunun yanında devlet ilaçların bir kısmını karşılıyor. Karşıladığı ilaçlar sosyal güvencenize ve raporunuzun olup olmama durumuna göre değişir. Bu durumda yaklaşık 1000-2000 lira daha az ödeyebilirsiniz.

Plastikler her yerde


Plastik kullanımı tüm dünya ülkelerinde ekonominin gelişmesine büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Geçmişten bu yana, plastik sanayi ekonomide başarılar elde etmeye, yenilikler ortaya koymaya devam etmektedir.

Plastik Bardak
Birçok sanayi plastik kullanmayı tercih etmektedir. Plastik kullanımı, sanayilerin dostu gibidir. Onların tasarruf etmelerini sağlar. İnşaat, otomotiv gibi sektörlerde kullanımı yaygın olan plastik,  paslanmaya karşı dayanıklıdır. Kolay eskimez. Bu gibi bunun gibi birçok sebepten dolayı plastik, birçok sektör için biçilmiş bir kaftan ve oldukça ideal bir seçimdir.

Plastik kullanımı gerçekten dünyamızı büyük ölçüde etkilemiştir. Nereye giderseniz gidin, her yer adeta plastik ile çevrilidir. Plastik kullanımı oldukça yaygındır. Ancak plastiklerin sağladığı avantajların yanında dezavantajları göz ardı edilmemelidir.

Plastikler, sağlığımız için oldukça tehlikeli olabilir. Plastik üretiminde kullanılan malzemelerin kansere neden olabileceği bilinmektedir. Bu da plastiklerin sağlığımızı tehdit ettiği anlamına gelmektedir. Bu nedenle hayatımızın bir parçası olan plastiklerin kullanımında bilinçli olmak önemlidir. Herkes plastik kullanımı ve çevre sorunlarına karşı duyarlı olmalıdır.
Plastik veya köpük bardaklar yerine kağıt bardakları kullanmakta fayda var.
Plastik tabaktan uzak durun.
Plastik poşet kullanımını bırakın.
Plastik yerine cam kullanın.

Kitap okuma odası


Kitap Okuma Odası

Öyle ya da böyle, kitap okumayı sevdirmek lazım.

Türküler Dolusu


Kirazın derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım
Bundan ötesine aklım ermez.

Yerliyim yerli olmasına
İlmik ilmik, damar damar
Yerliyim.
Bir dilim Trabzon peyniri
Bir avuç tiftik
Bir çimdik çavdar
Bir tutam şile bezi gibi
Dişimden tırnağıma kadar
Ressamım.
Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım
Taşıma toprağıma toz konduranın
Alnını karışlarım
Şairim şair olmasına
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına
içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter
Eğri büğrü , kör topal kabulum
Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım
Şairim
Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum
Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim
Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm

Hey hey, yine de hey hey
Salınsın türküler bir uçtan bir uca
Evelallah hepsinde varım
Onlar kadar sahici
Onlar kadar gerçek
insancasına, erkekçesine
´Bana bir bardak su´ dercesine
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.

Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana sütü gibi candan
Ana sütü gibi temiz
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.
Ah bu türküler,
Köy türküleri
Dilimizin tuzu biberi
Memleket ahvalini onlardan sor
Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen´i
Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni...
Ben türkülerden aldım haberi.

Ah bu türküler, köy türküleri
Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak
Hilesiz hurdasız, çırılçıplak
Dişisi dişi, erkeği erkek
Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara
Bıçağı bıçak .
Ah bu türküler köy türküleri
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi
Kiminin reyhasından geçilmez
Kimi zehir, kimi zemberek gibi.

Ah bu türküler, köy türküleri
Olgun bir karpuz gibi yarırılır içim
Kan damlar ucundan, murekkep değil
işte söz, işte ses, işte biçim:
´Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar´
iliklerine kadar işlemiş sızı
Artık iflah olmaz kavak ağacı
Bu türkünün yüreğinde sancı var.

Ah bu türküler, köy türküleri
Ne düzeni belli, ne yazanı
Altlarında imza yok ama
içlerinde yürek var
Cennet misali sevişen
Cehennemler gibi dövüşen
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen
Nasıl unutur nasıl
Ömrunde bir kez olsun
Halk türküsü dinleyen...

Bedri Rahmi Eyüboğlu

0xc0000135 Hatası ve Çözümü


İşime yarayacak çok güzel bir program buldum derken .exe dosyasını açmaya çalıştığımda 0xc0000135 hatasını aldım. Dedim ne oluyor? Ne bu aksilik? Neyse ki bu hatayı ilk kez almıyordum. Daha önce de 0xc0000135 hata kodu ile karşılaşmıştım. O yüzden bu sefer fazla zamanımı almadan 0xc0000135 hatasını çözdüm.

0xc0000135 Hatası ve Çözümü
0xc0000135 hatasının çözümüne geçmeden önce 0xc0000135 hata kodu nedir, 0xc0000135 bize neyi anlatır, neden 0xc0000135 hatasını alırız konuları üzerinde durmakta fayda var.
"0xc0000135 uygulama düzgün olarak başlayamadı" hatası ve çözümü

0xc0000135 hatasının nedeni nedir?
0xc0000135, Windows XP işletim sistemlerinde görülür. 0xc0000135 hatasının temel nedeni bilgisayar herhangi bir işlem yaparken(program yükleme gibi) işlemin yarıda kalmasına sebebiyet vermektir. Bilgisayarı hatalı kapatma bu hatayla karşılaşmanıza neden olabilir. Bundan dolayı bilgisayarınız çalışırken bilgisayarın fişini çekerek kapatma, yeniden başlatma düğmesine basarak kapatma gibi bilgisayarınızın çalışmasına zarar verecek davranışlardan kaçının. Bu hata kayıt defteri dosyası arızası olarak da geçmektedir.

0xc0000135 hatasını nasıl çözerim?
Çözümü oldukça basittir. Yapmanız gereken "Microsoft"'un sitesinden indireceğiniz bir dosyayı çalıştırmaktır. "Microsoft .NET Framework" sisteminizdeki hatayı giderecektir. Daha önce denenmiştir, tecrübeyle sabittir. Buradan indirebilirsiniz:  "dotnetfx"

0xc0000135 hatasının çözümü için güncelleme yapmayı da deneyebilirsiniz. Son güncellemeleri bilgisayarınıza yükledikten sonra herhangi bir sorunla karşılaşmamanız gerekir.

Eve yarasa girerse


Yarasanın eve girmesi... İlk duyduğumda önce şaşırdım sonra güldüm.

Gerçekten ilginç bir durum. Evinize, odanıza yarasa girerse şaşırmayın, giriyormuş.  "Hani böcek falan girse anlayacağım da yarasanın ne işi var?" dedirten bir olay olsa gerek. Alışılagelmiş bir durum olmadığından evine yarasa girenlerin olduğunu duyunca biraz tuhaf geldi(Umarım başıma gelmez).

Araştırma yapma gereği duydum. "Eve neden yarasa girer?", "Yarasa evime girerse ne yapmalıyım?", "Yarasayı evden nasıl uzaklaştırabilirim?" gibi sorulara yanıt aradım. Sorularıma yanıt ararken bir takım bilgiler de edindim.

Eve yarasa girerse
Yarasalar, oldukça akıllı hayvanlardır. Kör oldukları bilinir ama bu bilgi tam olarak doğru değildir. Kördür denilemez çünkü çok az da olsa görürler. Bizim kadar göremeseler de kendilerine has yetenekleri sayesinde çok rahat hareket edebilirler. Diğer hayvanlardan çok farklı hareket kabiliyetleri vardır. Yarasaların işitme sistemi yalnızca kendilerini duyabilecekleri şekilde yaratılmıştır. Duyamayacağımız şekilde çığlık atarlar ve attıkları sesin duvarlara çarpıp yansımasına göre hareket ederler. Ses ve ısı hareketlerinde önemli bir yere sahiptir.

Fazla panik yapmayın ısırırsa batman falan olmazsınız (İşin şakası tabiki).

Yarasalar eve neden girer?
Öncelikle yarasaların havaların ısındığı zaman ortaya çıktığını söylemekte fayda var. Evinize yarasa girdiyse endişelenmeyin, evde bir şey olduğundan ya da size bir şeyler anlatmak istediklerinden evinize girmemişlerdir. Olağan bir durum olarak karşılanabilir. Sadece yaşadığınız yerde mesken tutmuş olabilirler. Çünkü genelde elektrik direği ya da sokak lambası olan civarlarda dolaşırlar. Evinizin pencerelerine yakın sokak lambası ya da evinizin etrafında elektrik direği falan varsa size ziyarete gelmişlerdir.

Yarasa evime girerse ne yapmalıyım?
"Kesinlikle öldürmeyi düşünmeyin, bana kalırsa bu en son çare olmalıdır" diyeceğim ama yarasalara karşı dikkatli olmakta fayda var. Yarasalar, kuduz, aids gibi türlü türlü mikrobu bulaştırabiliyormuş.
Dünyadan
Dünyada yarasaların doğurduğu kötü sonuçlara örnek olarak şu habere bakabilirsiniz:
Kuduz yarasalar 500 kişiyi ısırdı

Türkiye'den
Ülkemizdeki yarasaların karakteri incelendiğinde kanla beslenmeyen, bitki ve böcek yiyen yarasa tipine ulaşılsa da, kuşlar kadar zararsız olduğu bilinse de şu habere ulaşmak mümkün: Yarasanın ısırdığı kadın kuduz oldu
Türkiyem'den bir başka haber: Yarasalar iki kere ev bastı / Video

Yarasayı evden nasıl uzaklaştırabilirim?
Yapmanız gerken yarasa hangi odaya girdiyse o odanın penceresinin açık kalmasını sağlamak. Yarasa girdiği gibi çıkacaktır. Bunun dışında duman yönteminin yarasayı kovmak için etkili bir yöntem olduğu söylenir. Şunu yarasanın bulunduğu, penceresi açık, kapısı kapalı odada denemekte fayda var: "Bir gazete, kağıt parçası bulun. Ucunu tutuşturun. Çıkacak olan duman yarasayı uzaklaştıracaktır."

Yarasayı evden savuşturmak için birçok yol vardır. Ancak en münasip yöntemler bunlar gibi duruyor.
Farklı yöntemler için şuraya da bakabilirsiniz: eve giren yarasayi cikarma yontemleri
Daha önce evine yarasa giren farklı sözlük yazarlarının girdilerine bakmanızı tavsiye ederim:
gecenin köründe eve yarasa girmesi - itü sözlük
eve yarasa girmesi - uludağ sözlük
eve yarasa girmesi - ekşi sözlük
eve yarasa girmesi - itü sözlük

Her 100 kişiden ...


ntvmsnbc.com'da haber tadında güzel bir foto galeriye rastladım. Konu, orijinal başlığı ile "If the world were a village of 100 people", Türkçe ismiyle ise "Dünya 100 nüfuslu bir köy olsaydı".

Her 100 kişiden

Bence güzel bir poster çalışması olmuş. Çeşitli konularda istatistiki bilgiler veriliyor. Dünya üzerinde konuşulan dillerden AIDS hastası olanların sayısına kadar pek çok bilgi var. Bilgilere göre;

Her 100 kişiden;
1'i AIDS'li.

86'sı okuma yazma biliyor.

Sadece 7'sinin bilgisayarı var.

Sadece 1'inin üniversite diploması var.

20'si toplam enerjinin yüzde 80'ini kullanırken, 80 kişi kalan yüzde 20'yle yetiniyor.

48'i taciz, hapis, işkence veya ölüm nedeniyle düşüncesini konuşamıyor veya uygulayamıyor.

48'i erkek, 52'si kadın olurdu.

17'si Çince, 9'u İngilizce, 8'i Hintçe,  6 'sı Rusça, 6'sı İspanyolca, 4'ü Arapça ve 50'si farklı dillerde konuşuyor.

30'u beyaz tenlidir.

Bir yılda 2 doğum, 1 ölüm meydana gelmektedir.

20'si bombardıman, mayın, tecavüz veya kaçırılma korkusuyla yaşamaktadır.

6'sı (6'sı da Amerikalı) dünyanın bütün parasının yüzde 59'una sahip, 74'ü paranın yüzde 39'unu paylaşmakta, 20'si de kalanın yüzde 2'sine sahiptir.

50'si sürekli aç, 30'unun her zaman ulaşabileceği yiyeceği var, 15'i aşırı kilolu,  20'si yetersiz gıdalı, 1'i açlıktan ölmek üzeredir.

70'i yetişkin, 30'u çocuktur.

60'ı Asyalı, 13'ü Kuzey Amerikalı, 13'ü Afrikalı, 12'si Avrupalı, 1'i Okyanusyalıdır.

68'i temiz hava solumakta, diğerleri kirli havada yaşamaktadır.

17'si içecek temiz suya sahip değildir.

10'u eşcinseldir.  33'ü Hıristiyan, 19'u Müslüman, 13'ü Hindu, 6'sı Budist, 5'i yüksek bir varlığın olduğuna inanır, 20'si diğer dinlerden veya ateisttir. 

24'ü karanlıkta yaşıyor.

Araştırdığım üzere Toby Ng adında bir tasarımcının çalışmasıymış. Çalışmanın ve resimlerin esas adresine buradana ulaşabilirsiniz: http://www.toby-ng.com/graphic-design/the-world-of-100/

Topukluyla yürümek sanattır



Podyumdan düşen manken


Topuklu ayakkabılarla yürümek o kadar kolay olmasa gerek. Hele de podyumda yürüyen mankenler için.
Bence podyuma çıkan mankenlere ilk önce topuklu ayakkabıyla yürüme dersi verilmeli. Çünkü bu, başlı başına bir iş. Gördüğüm kadarıyla yüksek topukların üstünde yürümek oldukça zor.
İşte, topuklu ayakkabıyla yürüme sanatından mahrum kalmış bir manken; bakın nasıl yürü(yemi)yor.

Burnu fındık ağzı gayfe fincanı


"Acem Kızı" türküsü, en sevdiğim türkülerden birisidir. Çoğu türkü gibi bu türkü de beni etkiler. İki dizesi vardır ki o kısmı çok severim:
Burnu fındık ağzı kahve fincanı
Şeker mi şerbet mi bal Acem Kızı
Türküyü defalarca çok farklı seslerden, yorumlardan dinlemişimdir. Hala da dinlerim, doyamadım bu türküye. Şunu da belirtmeliyim ki türkünün "kahve fincanı" kısmını "burnu fındık ağzı gayfe fincanı" şeklinde söylemeyi çok sevmişimdir.

Acem Kızı” türküsünü bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Kırşehir yöresine ait bu türkümüz, televizyon dizilerinde pek çok kez çalmıştır. Bu türkümüzü, Kurtlar Vadisi dizisinden hatırlamak mümkün.

Her türkünün bir hikayesi vardır derler. Gerçekten öyledir. Türkülerimizin kendileri kadar öyküleri de ilginçtir. Her türkünün okunmaya değer bir hikayesi vardır elbet. "Acem Kızı", yarım kalan sevda öykülerinden birisidir aslında. Ali'nin ve acem kızının hikayesidir.

Peki kimdir bu "Acem Kızı", nedir bu türkümüzün hikmeti?
İşte "Acem Kızı"nın hikayesi:
Acem kızı o kadar güzel biriymiş ki görenleri kendine hayran bırakırmış. Bembeyaz teni, simsiyah saçları, toprak renginde gözleri vardır acem kızının. İri gözleri her zaman çekik çekik sürmelerle süslüdür. Acem kızı her ne kadar hareketli gibi görünse de onun gözlerinde hep bir hüzün vardır. O hüzün, gülümserken bile acem kızının gözlerinden eksik olmazmış.

Ali, ovaya her çalışmaya gittiğinde acem kızını görürmüş. Kız öyle bir güzeldir ki Ali gözlerini kızdan alamaz. Bir yandan işini yapmaya çalışır, bir yandan da ovada sessizce açan o güzel çiçeği izler. Acem kızı da arada sırada başını kaldırıp Ali’nin gözlerinin içine bakarmış. Kız bir anlık gülümser ve başını öne eğermiş. Acem kızının bu bakışı ve bu gülümsemesi Ali için dünyalara bedeldir.

Uzun geceler boyunca Ali, acem kızını düşünürmüş ve onu göreceği sabahı beklermiş. Heyecandan geceleri uyuyamazmış. Bir gün ise tüm cesaretini toplar, artık onunla konuşmalıyım diye düşünmeye başlar. Uygun zamanı bekler, acem kızının yalnız kaldığı bir anda onu yakalar ve "Dur acem kızı, korkma" der. "Seni her gün izliyorum, gel benim sevdiğim ol" diye derdini anlatır. Bunun üzerine acem kızının gözlerinden bir damla yaş akar ve acem kızı koşarak oradan uzaklaşır. Ali ise bu gözyaşına anlam verememiştir.

O günden sonra acem kızı gelmez olur. Ali ise "Acaba onun başına bir şey mi geldi?" diye düşünmekten kendisini alıkoyamaz. Ama çok zaman sonra öğrenir ki sevdiği acem kızı başka bir köye gelin gitmiştir. Üstelik yaşlı bir adama başlık parası için... Artık Ali'nin gözünde tadı yoktu yaşamanın. Ali günlerce ovada dolaşır, her soluğunda acem kızı diye haykırarak ve bu türkü dökülür dudaklarından.

Acem kızı bu türküyü duydu mu ya da Ali’nin bu türküyü kendisine yazdığını biliyor mu bilinmez ama bizler yıllardır söyler ve yaşarız bu yarım kalan sevdayı.

Konuyla ilgili olarak faydalı olduğunu düşündüğüm bağlantılardır. "Acem" sözcüğünün anlamına, kökenine ilk bağlantıdan bakabilirsiniz. Diğer bağlantıdan da "Acem Kızı" türküsünün notalarına ve sözlerine ulaşılabilir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Acem_(topluluk)
http://www.turkudostlari.net/turku_bilgileri.asp?turku=26

Bir fotoğraftan çok daha fazlası


Bir fotoğraftan çok daha fazlası ama videodan azı!

Görmüş olduğunuz bu harikalar, yeni(araştırdığım kadarıyla öyle) bir sanatın (Cinemagraph) ürünleri. Gün geçtikçe de yaygınlaşacağını düşündüğüm bir sanat.

Öncelikle normal bir fotoğrafa bakıyor gibisiniz. Hemen sonra anlıyorsunuz ki fotoğrafın içerisinde hareket eden bir şey var. İşte o anda video izliyor hissine kapılıyorsunuz. Bu yönüyle bir fotoğraftan gerçekten çok daha fazlası. Görüntü ve hareket kalitesi bakımından da hareketli resmin daha ötesi. Canlı fotoğraf mübarek.
Gerçekten harika! Bu sanatın beğenmediğim tek tarafını ancak şu şekilde ifade edebilirim: "Bu video çok kısa ya!"

İşte "Cinemagraph" örnekleri:
¤
cinemagraphs
Bar Stuzzichini'nin (New York) penceresindeki taksi

¤
cinemagraphs
Manhattan'da (New York) gazete okuyan adam
¤
Meraklılarına

* Jamie Beck (moda fotoğrafçısı) ve Kevin Burg (site tasarımcısı) isimli iki New Yorklu'nun eseridir.

* Cinemagraph (Canlı Fotoğraf diyorum ben) adlı bu fotoğraf sanatının hikayesini anlatan yazı: http://finance.yahoo.com/news/How-Jamie-Beck-Kevin-Burg-atlantic-4238419247.html?x=0

* Cinemagraph'ı beğenenler ve daha fazla cinemagraph örneği görmek isteyenler için orijinal bağlantı: http://fromme-toyou.tumblr.com/tagged/cinemagraph

* Ben de bundan yapmak istiyorum derseniz şu kaynağa bakabilirsiniz: http://www.tested.com/news/how-to-make-your-own-cinemagraphs-a-new-take-on-gifs/2253/

Kafama top çarptı


Kafaya top çarpması, insanı hayattan soğutan şeylerden biridir herhalde. En azından o an için bunu söylemek mümkündür. Özellikle bu durum bir topluluğun içinde başınıza geldiyse, vay halinize...

Çok şükür kafama top çarptığında kendimi rezil olmuş gibi hissedeceğim bir ortam yoktu. Öyle bir his duymadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Ama aynı rahatlığı "acı duymadım" derken gösteremem. Çünkü top öyle bir şiddetle geldi ki kendimi direk yerde buldum. Abartısız olarak iki, üç dakika yerden kalkamadım. Emin olun ki rezillik duygusu bunun yanında bir hiç.

Neyse ki kafaya top çarptığında ne yapılması gerektiğini bilenler vardı. Sağlık görevlilerinden bahsediyorum. Bir süre yerde kaldım. Daha sonra soğuk suyla yüzümü yıkadım. Topun çarptığı kısma soğuk suyu boşalttım. Ensemi soğuk suyla ıslattım. Bir iki dakika sonra kendime gelmiştim. Artık kafamda yıldızlar uçuşmuyordu.

Kafaya Top Çarpması
İşin komik tarafı şutu kafama gelen kişi, takım arkadaşımdı(Daha önce bir antremanda şutunu yine kafama yemiştim, acısını hiç unutmuyorum). Şutu çektiğinde aramızda üç, dört metre mesafe bile yoktu. Şutla alakasız bir pozisyon olmasına rağmen şutunu çekmeyi başardı. Arkadaşımın sert şutlarıyla ünlü olması ve maçın daha başında bu olayın başıma gelmesi işin en acı kısmıydı. Kısacası oyun içinde olabilecek talihsizliklerdendi. Talihsizliğime rağmen maçı üçleme(hat-trick) yaparak bitirdim.

Benim için hiçbir zaman unutmayacağım, daima sevgili arkadaşımı hatırlayacağım bir anı oldu.

Sabahları yataktan kalkamamak


Bu aralar sık sık yaşar oldum bu tabloyu, sabahları yataktan bir türlü kalkamıyorum. Tam kalkıyorum derken de yatağa tekrar devriliveriyorum. Yataktan kalkasım hiç gelmiyor. Canım uyumak istiyor. Bıraksalar akşama kadar uyurum, o derece; uykusuzluk, yorgunluk diz boyu.

sabahlari yataktan kalkamamak

Kendini yataktan kalkma zorunluluğunda hissedip kalkmamak ne kadar mutluluk verici bir şey, anlatamam. Kalkman gerekiyor, okuluna ya da işine gitmek zorundasın ama uykun daha ağır basıyor ve seni yatağa itiyor. Beş dakika da olsa biraz daha fazla yatıyorsun, uyuyorsun. İşte o uykunun yeri apayrı. Bu duyguyu yaşamayan yoktur herhalde.

Bunları yazarken ilkokul birinci sınıftaki halim aklıma geldi. Annem bin bir güçlükle beni uyandırmaya, kaldırmaya çalışırdı okuluma gitmem için. Daha gözümü açmadan, uyku semesi pantolonumu, çorabımı giydirirdi. Sabahları yataktan kalkıp okula gitmek işkence gibi gelirdi bana. Her sabah "Anne ne olur biraz daha uyuyayım, anne ne olur" diye yalvarırdım. O da dayanamazdı sırf biraz daha uyuyayım diye bazen geç uyandırırdı. Ne kadar çok yatakta kalırsam o kadar iyiydi.
Ne günlerdi ama, özledim doğrusu.

Anne demişken; tüm annelerin anneler gününü kutlarım. Biricik annelerimizi hiçbir zaman unutmayalım, onlar iyi ki varlar.

Alan adının taşınması konusunda


Alan Adı
Alan adı taşıma(transferi) konusunda deneyim sahibi oldum. Bu konuda bilgilenmek isteyenler için birkaç şey söylemek isterim.

Bir firmadan başka bir firmaya alan adı(domain) taşıma işlemi yaklaşık olarak bir hafta sürmektedir. Ancak alan adının taşınma sürecinden önce alan adının taşınması konusunda bilinmesi gereken bir takım şeyler var:

Alan adının taşınabilmesi için;
- Alan adının ilk kaydedilme tarihinden en az 60 gün geçmelidir. Eğer alan adını yeni kaydettiyseniz ve bunun üzerinden 2 ay geçmediyse bu alan adı transfer edilemez.
- Alan adının yenilenme tarihine 45 günden fazla süre kalmış olmalıdır. Eğer alan adının yenilenmesine 45 gün veya daha az bir süre kaldıysa bu alan adı transfer edilemez.
- Alan adının taşıma kilidi kaldırılmalıdır. Aksi takdirde alan adının taşınması işlemi başlayamaz. Alan adınızın bulunduğu firmadan ilgili ayarı yapabilirsiniz.
- Alan adının taşıma şifresi bilinmelidir. Bu şifre taşıma işleminin başlayabilmesi için gereklidir. Şifreyi, alan adınızın bulunduğu firmadan temin edebilirsiniz. Taşımayı yapacağınız firma tarafından ise sizden istenecektir.
- Alan adının kayıtlı olduğu e-posta adresinin kullanılabilir olması gerekir. Çünkü taşıma işleminin onaylanması için kayıtlı e-posta adresi kullanılacaktır.
Bu 5 nokta alan adınızı yeni bir firmaya taşıyabilmeniz açısından önemlidir. Taşıma işleminin başlaması ve başarıyla gerçekleşmesi için yukarıdaki koşullar sağlanmalıdır.

Alan Adının Taşınma Süreci
Alan adının yeni bir firmaya taşınması ortalama 7 gün sürmektedir. Ancak bu süreç firmalar arası taşıma işlemine göre değişiklik gösterebilir. Bu sürenin normal aralığı ise 5-10 gündür.

Alan adınızın taşıma kilidi kaldırılmış bir durumda ve alan adınızın şifresini biliyorsunuz. Taşıma işleminin başlayabilmesi için herhangi bir zaman engeliyle karşılaşmadınız. Bu durumda alan adınızı taşıyacağınız firmayla bağlantı kurabilirsiniz.

Firmanın internet adresine girerek gerekli işlemleri yapmaya başlayın. Firma taşıma işleminizi onayladıktan sonra(firmaya ödemeyi yaptıktan sonra) taşıma işleminiz başlamaya başlayacaktır. İşlemin resmi olarak başlaması ise e-posta adresinize(alan adınızın kayıtlı olduğu e-posta adresi) gelen onay linkine tıkladıktan sonra gerçekleşecektir.

Daha sonra size yine bir e-posta gelecek. Gelen e-posta ile birlikte size bir iptal linki ve 5 gün süre verilecektir. Bu e-posta, "alan adınızın taşınması işleminden vazgeçmek isterseniz 5 gün içerisinde iptal linkini kullanabilirsiniz; istemiyorsanız 5 günün geçmesini bekleyiniz" anlamanı taşıyacaktır. Beş günün ertesinde ise alan adınızın taşınma işlemi başarıyla gerçekleşmiş olacaktır.

Omurga sağlığı ve egzersizlerin önemi


Gününüzün büyük bir kısmını bilgisayar başında geçiriyor olabilirsiniz. Bilgisayar karşısında çok fazla zaman harcayan biri olarak vücut sağlığınıza dikkat etmeniz gerekir. Bu bağlamda kemik ve kas dokusu, özellikle omurga kısmı önem arz etmektedir.

Dünyada yetişkinlerin %80'inin bel,boyun ve sırt ağrılarından dolayı şikayetçi olduğu bilinmektedir. Bu şikayetlerin bazen ciddi hastalıklara ve kötü fiziksel durumlara yol açtığı görülmektedir.

Bel ve sırt ağrılarından kurtulmak, bu tür ağrıları çekmemek için sağlıklı bir omurgaya sahip olmanız gerekir. Omurga sağlığına dikkat edilmelidir. Omurga sağlığı konusunda egzersizler önemli bir yer tutar. Bel, boyun ve sırt ağrılarınıza iyi gelebilecek egzersizleri düzenli olarak yapmanız tavsiye edilir.

Beden Egzersizleri

Yukarıdaki resimde 16 ardışık egzersiz hareketinden oluşan bir çalışma görülmektedir. Özellikle omurga sağlığınız için önemli sayılabilecek bu çalışmanın süresi 20 dakikayı geçmemektedir. Bunları düzenli olarak yapmanızda fayda var. İleride bel, boyun, sırt ağrılarınızın olmaması ve bu ağrıların ciddi sorunlara dönüşmemesi için beden sağlığınıza özen gösterin. Beden sağlığınız için her gün kendinize zaman ayırın ve kendinize iyi bakın.

Gezi: İstanbul - Saraylar, Müzeler, Üniversiteler


İstanbul, ekonomik açıdan dünyanın en büyük 34. kentidir. Asırlardır sahip olunmak istenen bu güzelim şehir geçmişte olduğu gibi günümüzde de ülkemiz için oldukça önemli bir yere sahiptir. Her yıl milyonlarca turist çeşitli nedenlerle İstanbul'a akın eder(Türkiye Turizm Yatırımcılar Derneği'nin verilerine göre 2010 yılında İstanbul'a gelen yabancı ziyaretçilerin sayısı: 6.928.867).

İstanbul

Dünya'nın önemli başkentlerinden biri olan İstanbul, tarihi dokusunu korumaktadır. İstanbul'da gezerken sokakların, caddelerin, birbirinden güzel o yapıların hatta ağaçların bile buram buram tarih koktuğunu hissetmek mümkündür. Yeditepeli şehir, Boğazı'yla herkesi cezbetmeyi başarır. Gez gez bitmeyen sarayları, müzeleri, önemli camileri ve daha birçok tarihi değerleri ile insanın aklında yer edinir.

İstanbul, eğitim konusunda tercih edilen şehirlerden birisidir. Birçok genç İstanbul'da iyi bir üniversitede okumak ister. Bu bakımdan idealleri olan günümüzün gençleri için İstanbul eşsiz bir hedeftir.

İstanbul, küçük bir yaprak sayfasına sığdırılamayacak kadar güzel ve özeldir. O'nun hakkında anlatılması gereken çok şey vardır. Bir başka gerçek de İstanbul'un güzelliklerini görebilmek için bazen orada yaşamanın bile yetersiz olduğudur. Ancak görülmesi gereken o kadar şeyi iki güne sığdırmak zorunda olsanız da İstanbul'a mutlaka gidin.

İstanbul'u sadece kısa bir süre için gezme şansını yakalayanlara tavsiye edilebilecek görülmesi gereken, yapılması gereken şeyleri sıralamak mümkündür.

Saraylar, Müzeler, Camiler ve diğerleri:
Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi, Dolmabahçe Sarayı, Çırağan Sarayı, Sultan Ahmet Cami, Rumeli ve Anadolu Hisarı

Üniversiteler:
Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi

Alışveriş Merkezleri:
Akmerkez, F0rum İstanbul, Optimum

Mutlaka Yapın:
Boğaz turu

Bunları da yapabilirsiniz:
Akşam vakti Ortaköy'de kumpir yemek
"Taksim Meydanı" ve "İstiklal Caddesi"nde gezmek
"Tarihi Sultan Ahmet Köftecisi"nde köfte yemek

Verimli bir gezi geçirmek istiyorsanız İstanbul'u bir turist rehberiyle ya da İstanbul'u iyi bilen biriyle gezmenizi tavsiye ederim.

Milli Egemenlik Uğruna


Egemenlik, yönetme yetkisidir. Ulusal egemenlik; yönetme yetkisinin ulusta olmasıdır.

Osmanlı döneminde egemenlik tek kişiye ait idi. Tüm hakimiyet padişahtaydı. Günümüzde ise egemenlik ulusundur. Bu iki yönetim ele alındığında günümüz cumhuriyetinin daha sağlıklı bir yönetim şekli olduğu açıktır.

Mustafa Kemal egemenliğin ulusta olduğu inancı uğrunda mücadele etmiştir. "Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir." sözü O'nun ulusalcılık yapısını ortaya koymaktadır. Atatürk'ün Milli Mücadele'nin ilk günlerinden beri açıkça ortaya koyduğu, ısrarla vurguladığı temel ilkedir, milli egemenlik. Atatürk'ün milli egemenlik ilkesine sadece düşünceleriyle değil, derin, kişisel duygularıyla da ne kadar bağlı olduğu, annesinin ölümünden birkaç gün sonra onun mezarı başında yaptığı şu konuşmada gözlemlenmektedir:
"Valdem bu toprağın altında, fakat milli egemenlik ilelebet payidar olsun. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur... Valdemin mezarı önünde ve Allah huzurunda and içiyorum, bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği ve belirttiği egemenliğin muhafaza ve müdafaası için icabederse valdemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun".

Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde ulusumuz, dünyaya Ulusal Kurtuluş Savaşı dersi vermiştir. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açmıştır. Atalarımızın ve Mustafa Kemal'in bu uğurdaki mücadeleleri bize ulusal egemenliğimizi korumak konusunda ışık tutmalıdır.

BIOS - Format Ayarları


Bilgisayarınıza format atmak istiyorsunuz. Bir CD veya DVD ile format atacaksınız. Bunun için CD/DVD‘yi bilgisayarınıza takmanız yeterlidir. Ancak bazı durumlarda bilgisayarınız başlangıç aygıtı olarak CD/DVD sürücünüzü otomatik olarak görmeyebilir. Bu gibi durumlarda BIOS ayarlarınızdan gerekli düzenlemeleri yapmanız gerekir.

BIOS Önyükleme Aygıtları Ayarı
Format atılacağı zaman BIOS menüsünde yapılması gereken, birinci önyükleme aygıtı olarak CD ROM/DVD ROM‘un seçilmesidir. BIOS‘taki bu ayar kolay gibi görünse de kimi zaman zorluk çıkartabiliyor. Çünkü ilgili ayar belirli bir yerde bulunmuyor. Anakarttan anakarta farklılık gösteren bir durum olduğu için kullanıcılar için sorun yaratabiliyor.

Format için BIOS ayarı

İlk önyükleme aygıtı olarak CD ROM/DVD ROM‘un seçileceği bölümün farklı BIOS‘lardaki yerleri şu şekildedir:

1.tip BIOS:
DEL tuşu ile BIOS menüsüne giriş > Boot > Boot Device Priority > 1st Boot Device > [CDROM]

2.tip BIOS:
DEL tuşu ile BIOS menüsüne giriş > Advanced BIOS Features > First Boot Device > CDROM

3. tip BIOS:
F2 tuşu ile BIOS‘a giriş > Boot Sequence > 1. IDE CD-ROM Device

4.tip BIOS:
F2 tuşu ile BIOS menüsüne giriş > BIOS FEATURES SETUP > Boot Sequence > A,CDROM,C

BIOS'a nasıl girilir? 
Bilgisayarı açma tuşuna bastıktan sonra bilgisayarınız açılmaya başlar. Açılırken kasadan dıt dıt diye ses gelir. Bu sesi duyduktan sonra DELETE tuşuna basarak girebilirsiniz(Basmanız gereken yeri kesitiremiyorsanız bilgisayarı açma düğmesine bastıktan sonra sürekli DEL tuşuna basmayı deneyin). Genelde DELETE tuşudur ama bu değişiklik gösterebilir. Bilgisayar açılırken RAM testinden sonra hangi tuşla girilebileceği yazar, BIOS ya da BIOS Setup yazısını görmeye çalışın. DEL tuşu değilse F2, F9 ya da F12 olabilir.

Gelecekte PlayStation!


PlayStation 4, 5, 6 ya da kaçsa kaç nasıl olacak bilemem. Ancak şu bir gerçek; teknoloji gün geçtikçe hızına hız katarak ilerliyor. Sürekli gelişen, değişen dünyada teknolojinin hızına yetişmek ne mümkün.

Gelecekte PlayStation

Yıllar yıllar yıllar sonra... Neler olur kim bilir?

Ne olacağını kestirmek gerçekten zor. Fakat öyle görünüyor ki stadyumdaymışçasına PlayStation keyfini yaşamak o çağın gencine nasip olacaktır, şimdiki PlayStation kolları yürülükten kalkıp tarihi eser olacak da olsa.

Tetradox ve Acnelyse kullanmaya devam


Cilt doktorundaki ilk sivilce tedavimle ilgili yazı yazmıştım. Doktor, bir buçuk ay sonra kontrole gelmemi söylemişti.
Sivilceler için Tetradox ve Acnelyse kullanmaya başladım - trksh.org (bknz)
Bir buçuk ay geçti ve ikinci sivilce tedavim için doktora gittim.

Öncelikle ilk bir buçuk ay içindeki tedavi sürecimle ilgili deneyimlerimi aktarmak isterim. İlaçlarımı yani tetradox hapını ve acnelyse kremini doktorumun dediği gibi kullandım. İlaçlarımı aksatmadım, düzenli olarak hapımı içtim, kremimi sürdüm. Bu süreç içerisinde ilacın yan etkilerini yaşadım. Yüzümde yer yer hafif kızarıklar ve soyulmalar meydana geldi. Aynı şekilde dudağımda da hafif kuruluk ve soyulmalar oldu. Açık tenli olmama rağmen benim için rahatsız edici bir durum söz konusu olmadı. İlaçların yan etkilerini ilacı kullanmadan önce bildiğim için bunları normal karşıladım.

sivilcelerden nefret etmek

Tedavimin sivilcelerim üzerindeki etkisinden bahsedecek olursam; ilk haftalarda ilaçların etkisi gözle görülebilir derecede olumluydu. Sivilcelerimin kuruduğunu gözlemledim. Yüzümdeki sivilceler sönmeye başlamıştı. Sanki işe yarıyor gibiydi. Belki de psikolojik olarak öyle algıladım, bilemiyorum. Genel anlamda olumlu diyemedim; çünkü sivilceler hala var. Tam olarak geçti denilemez. Anımsadım ki bu ilaçların etkisi bir anda görülmez. Doktor, ilaçların etkisinin iki üç ay gibi uzun süre sonunda görülebileceğini söylemişti.

Tetradox ve Acnelyse ile devam
Cilt doktorum, ilk sivilce tedavisinde söylediği bir şeyi anımsattı. Hatırlattığı konu bahsettiğim gibi ilaçların etkisini geç gösterecek olmasıydı. Yani yapılacak şey belliydi. Aynı ilaçlarla sivilce tedavime devam edecektim. Öyle de oldu; sivilcelerle mücadeleme "Tetradox hapı" ve "Acnelyse kremi" ile devam ediyorum. Fakat ilaçları yazmadan önce daha önceki gibi kan tahlili yaptırmamı söyledi. Verdiği kan tahlilini yaptırdıktan sonra ilaçları yazdı: Tetradox ve Acnelyse.

Bir buçuk ay sonrası için randevu verdi. Umarım, bir buçuk ay sonrasına kadar ikinci tedavi sürecimde sivilcesiz bir yüz adına olumlu etkiler alırım.

Gözüm Seğiriyor


Sol gözüm dünden beri seğiriyor. O nasıl bir şeydir diyenler için ifade edecek olursam, şöyle ki; gözün alt kapağının kımıldayıp durması, göz kapağının aşağı çekmesi. Bir başka deyişle; gözün gıp-gıp etmesi durumu, gözün kendi kendine titreşmesi. Başta o kadar rahatsız edici bir şey olmadığı düşünülse de insan bir noktadan sonra sinir oluyor. Daha sonra gerçekten rahatsız edici bir durum haline geliyor.

Dün akşam saatlerinde başladı ve hala devam ediyor. Daha önce bu kadar uzun süren bir göz seğirmesi yaşamamıştım. Bugün tüm günümü sol gözümün seğirmesi ile geçirdim. Bir yandan da bir insanın gözü neden seğirir diye düşündüm. Aklıma küçüklüğümde duymuş olduğum bir şey geldi. Kimden nasıl duyduğumu hatırlamıyorum ama aklıma gelen şey batıl bir inançtı: "Sol gözün seğiriyorsa birinin seni kötü andığı anlamını taşır." Yanlış hatırlamıyorsam sağ söz için farklı bir şey söylenirdi. Batıl inanışlarım yoktur, o yüzden pek fazla bilmem. Çocukluğumda duymuş olduğum bir şey olarak kalmış hafızamda.

Göz Seğirmesi

Aklıma gelen ilk şeyden sonra problemin gerçek nedenine odaklanmak istedim. Bilen bir arkadaşıma sordum. Bana ya tansiyondan ya da yorgunluktan, stresten, uykusuzluktan kaynaklandığını söyledi. Şöyle bir düşündüm; son iki gün için gerçekten yorgun olduğum doğruydu. Yine bu iki gün için uykusuz ve stresli olduğum söylenebilir. Benim problemimde bunların etkili olabileceğini düşündüm. Anladım ki kendime daha fazla dikkat etmeliyim. Bunların dışında çok heyecanlı, çok sinirli olma durumlarının da göz seğirmesine neden olduğunu öğrendim.

İnternette araştırma yaptım. Göz seğirmesinin birçok nedeni varmış aslında. Sadece bahsettiğim sebeplerden ibaret değilmiş. Eğer sizin de başınız göz seğirmesi ile beladaysa ve bu durum hakkında, göz seğirmesinin tedavi yöntemleri konusunda bilgi sahibi olmak istiyorsanız şu linke bakmanızı öneririm:
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=göz seğirmesi.
Sözlükte bir girdi gözüme çarptı. Girdi aynen şu şekilde; "yorgunluk disinda uzun süreli lastik ya da kaucuk tabanli ayakkabi giymekten de kaynaklanan fiziksel durum. bertaraf etmek icin toprakta, cimende ciplak ayakla yürüyerek vücuttaki elektrigi bosaltmak önerilen yöntemler arasindadir." En sonunda benim için geçerli olan sebeplerden birinin de bu olduğuna kanaat getirdim; adeta beni tarif etmiş. Kim bilir daha ne sırlar var insan vücudunda.

Umarım göz seğirmesi fazla uzun sürmez ve yine umuyorum ki ciddi bir şey değildir. Gelip geçici bir şey olduğuna inanıyorum. Ancak daha ciddi sorunların sonucu olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle kısa sürede geçmemesi halinde doktorunuza başvurmayı ihmal etmeyin.

Japonya ve Deprem, Tsunami


Dünya'nın en şiddetli depremlerinden biri Japonya'da yaşandı. Depremin büyüklüğünün 8,9 olduğu söyleniyor ancak net değil. Net bilinen tek şey;
11 Mart 2011 - Japonya Depremi
'nin yüzyılın en şiddetli depremleri arasında yer aldığıdır.
Diğer şiddetli depremler:
1960: ŞİLİ - 9,5
1964: ALASKA - 9,2
2004: ASYA - 9,1
1952: SSCB - 9,0
1906: EKVADOR - 9,8
1965: ALASKA - 8,7
2005: ENDONEZYA - 8,6
1957: ALASKA - 8,6
Televizyon kanallarından izlediğim, internet haberlerinden okuduğum, resimlerden gördüğüm kadarıyla Japonya'yı yıkan deprem değil, tsunami... Depremin ne kadar şiddetli olduğu ortada, çok açık bir şekilde görülmekte. Ancak dikkatlerin çekilmesi gereken nokta, depremden dolayı yıkılan binaların olmamasıdır. Bir deprem bölgesi olan Japonya'nın depremleri ne kadar önemsediği, depremlere karşı ne derece hazırlıklı olduğunu görüyoruz.
Pray for Japan
Deprem anında Japon halkının ne kadar sakin olduğunu görmek haberleri izlediğimiz kadarıyla mümkün. O kadar sakinler ki deprem anını kameraya bile almışlar. Onların depreme alışık olduğu bir gerçek. Ancak Japon halkının depremle yaşamayı bilmesi kadar gerçek olan bir şey var. O da tsunaminin ne kadar ürkütücü olduğudur. Tsunaminin (depremin değil) oradaki insanlara yaşattığı panik, Japonya'ya verdiği zarar görülmektedir.

Atlatılması kolay bir olay olmasa gerek. Allah yardımcıları olsun!
Yaşanılan her olaydan bir ders çıkarmak gerekir. Daha doğru bir ifade ile kendimize bir pay biçmeliyiz. Bu olay belki bizim başımıza gelmedi ama insan bu ihtimali düşünmeden edemiyor. Düşünsenize böyle bir felaketin ülkemizde yaşandığını. Gerçekten insan düşünmek bile istemiyor (Allah korusun!). Sorgulanması gereken depreme birey olarak, ülke olarak hazır mıyız?

Bilgisayarınızı hızlandırmanız için öneriler



Hızlı Bilgisayar
Artık bilgisayarlar her yerde.
Günümüzde hemen hemen her alanda bilgisayarlara ihtiyaç duyuluyor. İnsanoğlu işlerinin çoğunu bilgisayar vasıtası ile halleder oldu. Ancak işimizi gördüğümüz süre içerisinde en iyi verimi almak, zamandan tasarruf etmek istemiyor değiliz.

Bilgisayarın yavaş olması kimi zaman insanı çileden çıkartır. Öyle bir yavaşlık söz konusu olur ki çekilmez bir hal alır. Yavaş bilgisayar, stres nedenidir.

Bilgisayarınızın yavaşlığının birçok nedeni olabilir. Ancak öncelikle şunu bilmek gerekir; her bilgisayarın belirli bir hız kapasitesi vardır. Başka bir deyişle bilgisayarınız neyse size vereceği de en fazla o kadardır. Yani yazılmış olan öneriler bilgisayarınızın normalden yavaş olduğu durumlar için geçerlidir.

"Bilgisayarım yavaşladı, nasıl hızlandırırım?"
Bilgisayarının hızından şikayet eden kullanıcılara, bilgisayarlarından en iyi verimi almaları için sistem bakım ve onarımını ihmal etmemeleri önerilir.

Bu 5 basit adımla bilgisayarınızı hızlandırmanız oldukça kolaydır.

1- "Windows Güncelleştirmeleri"ni önemseyin: İşletim sisteminin güncelleştirmelerini aksatmadan yapmanız tavsiye edilir. Güncellemeler, gerek sisteminizin güvenliği gerekse bilgisayarınızdan en iyi verimi sağlamanız açısından önemlidir.

2- "Çalışan Uygulamalar"a dikkat et: Aynı anda birçok programı ya da uygulamayı çalıştırmak bilgisayar hızınızı ciddi şekilde etkileyebilir. Aynı anda çalıştırılan programlar işlem belleğinin yoğun olmasına neden olur. Çok fazla bellek kullanan programların çalıştırılması da yavaşlığa sebep olur. "Windows Görev Yöneticisi"nin "İşlemler" kısmından bilgisayardaki bellek kullanımı takip edilebilir (Ctrl+Alt+Delete komutu ile görev yöneticisine ulaşabilirsiniz).

3- "Virüs Taraması" yapın: Virüsler ve zararlı yazılımlar,  hissedilebilir derecede yavaşlığa neden olur. Bilgisayarınızın hızını korumak için sisteminizde virüs olmadığından emin olun.
Bilgisayarınızın kullanımda olduğu süre içerisinde aktif bir anti-virüs programına sahip olmasına dikkat edin. Güncel bir anti-virüs programı kullanmanız güvenliğiniz açısından da önemlidir. Belirli aralıklarla virüs taraması yapmayı unutmayın.

4- "Başlangıçta Çalışan" programları kontrol edin: "Bilgisayarım çok yavaş açılıyor", "bilgisayarımın açılışı yavaşladı", "bilgisayarım açılışta çok yavaş" gibi şikayetleri olan birçok kullanıcı olduğuna eminim. Bu sorunun en büyük nedeni başlangıçta açılan gereksiz programlardır. Çözüm ise gereksiz başlangıç programlarını devre dışı bırakmakla mümkündür (Başlat>Çalıştır> "msconfig" yazın ve sondaki "Başlangıç" sekmesine bakın. Windows'un açılmasıyla birlikte çalışmaya başlayan programların işaretli olduğunu göreceksiniz).

5- "Temizlik": Belirli aralıklarla bilgisayarınızda temizlik işlemi yapmanız bilgisayarınızın hızının korunması açısından yararlıdır. Kullanmadığınız gereksiz programları kaldırarak, kayıt defterini temizleyerek temizlik yapmanız mümkündür. Böylece bilgisayarınızda boş alan da yaratmış olursunuz. Bunun dışında "Windows Hatalarını Onarma" yoluna giderek tam bir performans sağlamanız mümkün olabilir (kayıt defterini temizleme ve kayıt defterindeki hatları gidermeniz için "CCleaner" programını kullanmanızı tavsiye ederim).
Bilgisayarınızın hızının muhafaza edilmesi adına belirli periyotlarla sisteminize bakım ve onarım yapın.

80072efe - Windows Güncelleştirme Sorunu ve Çözümü


80072efe kodlu hata, Windows güncelleştirmeleri ile alakalı bir sorundur. Windows XP, Windows Vista ve Windows 7 sürümlerinde görülebilen bir hata kodudur. Bu hatayı, Windows güncelleştirmelerini yapmaya  çalıştığınızda alırsınız. Hataya bağlı olarak Windows güncelleştirmeleri başarıyla gerçekleşmez. Sonuç olarak Windows için gerekli olan güncelleştirmeler yüklenemez ve işletim sisteminiz güvenlik açısından büyük bir risk taşır.

Windows Güncelleştirme Sorunu

80072efe sorununun tek nedeni yoktur. Çeşitli sebeplerden dolayı bu hata ile karşılaşılabiliyor. Windows güncelleştirme hatası ile ilgili olarak olası nedenler şu şekildedir:
80072efe kodlu windows güncelleştime sorununun nedenleri;
  • Sistem ve bios saat ve tarih ayarlarının yanlış olması
  • İnternet bağlantınızdan kaynaklanan sorunlar
  • Üçüncü taraf güvenlik duvarları ya da programları
  • Windows kayıt defterindeki problemler
  • Bilgisayarınızdaki virüslerin, zararlı yazılımların varlığı
*Genellikle tespit edilen nedenler bunlardır. Ancak "diğer" nedenlerden de kaynaklanabilir.

Problemin çözümene ilişkin;
Öncelikle hatayı hangi nedenden dolayı aldığınızı saptamanız gerekir.

1- Sistem ve bios saat ve tarih ayarlarının yanlış olma ihtimalini düşünerek saat ve tarih ayarlarınızı kontrol edin. Bu konuda bir sıkıntı yoksa aynı şekilde diğer nedenlere göz atın.

2- İnternet bağlantınızı kontrol etmenizde fayda var. İnternete bağlanabildiğinizden emin olun. Çünkü windows güncelleştirmelerini karşıdan yükleyebilmeniz için internete bağlı olmanız gerekmektedir. Ancak internete bağlı olduğunuz halde bu sorunu yaşıyor olabilirsiniz. Bu durumda iki ihtimal düşünülebilir. Birincisi internet bağlantınızın yoğun olmasından, yavaşlığından güncelleştirmeler sağlıklı olarak yüklenememektedir. İkincisi ise 80072efe hatası bir başka nedenden kaynaklanmaktadır.

3- Bazı durumlarda güvenlik duvarı ya da güvenlik amaçlı kullanılan anti-virüs programları güncelleştirmeleri yüklemenize engel olabilir. Bu ihtimalin varlığını düşünerek güvenlik duvarını ve kullandığınız anti-virüs programını geçici olarak devre dışı bırakıp güncelleştirme yapmayı deneyebilirsiniz.

4- 80072efe probleminin Windows kayıt defterindeki hatalardan kaynaklanabileceğini unutmamak gerekir. Windows kayıt defteri hatalarını iyi bir "Kayıt Defteri Temizleme" programı ile giderebilirsiniz. Bu iş için CCleaner programını tavsiye edebilirim.
http://www.filehippo.com/download_ccleaner

5- Bir rootkit veya trojan, virüs, spyware, malware, 80072efe hatasına sebep olabilir. Bu durumda bilgisayarınızı rootkit ve benzeri zararlı şeylerden arındırmanız gerekmektedir. Daha önce TDSS isimli bir rootkitin bu hataya neden olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda Kaspersky'ın çıkarmış olduğu, konuyla ilgili olan temizleme yazılımını kullanmanızı öneririrm. Yazılımı bu linkten indirebilirsiniz:
http://support.kaspersky.com/downloads/utils/tdsskiller.exe
Yazılımı indirdikten sonra çalıştırın. Tarama yapın ve tespit edilen ögeleri silin. Temizleme işlemi tamamlandıktan sonra bilgisayarınızı yeniden başlatın. Güncelleştirmeleri yapmayı deneyin.

"Windows Güncelleştirme Sorunu" ile bağlantılı olan hata numaraları şu şekildedir:
Hata 0x80070008 - Hata 0x800705B4 - Hata 0x8007000E - Hata 0x80072EE2 - Hata 0x80072EFD - Hata 0x80072EE7 - Hata 0x80072EEF - Hata 0x80072EFE - Hata 0x8024400E - Hata 0x80072F76 - Hata 0x80244016 - Hata 0x80072F78 - Hata 0x80244022 - Hata 0x80090305 - Hata 0x8024402F - Hata 0x8009033F - Hata 0xC80003FA - Hata 0x80244008 - Hata 0xC800042D - Hata 0x8024400A - Hata 0x80071A90 - Hata 0x8024400D

http://support.microsoft.com/kb/836941: Windows Update ve Microsoft Update sorunları ile alakalı Microsoft makalesi mevcuttur. Problemin "diğer nedenleri" kısmı ve ayrıntılı bilgileri için bakabilirsiniz.

Sevgililer Günü Paris'te güzelmiş


Paris, "Aşk Şehri"dir, aşıkların şehridir, "romantizmin başkentidir". En romantik dünya kentlerinin başında gelir, Paris.

Sevgililer Günü Paris

Aşk Şehri ile ilgili olarak romantizm konusunda onlarca tanım yapmak, yüzlerce şey söylemek, yazılmış binlerce kitabın üstüne bir o kadar daha yazmak mümkündür.

Çiftler, özel günlerini romantizmin başkentinde geçirmek, mutluluklarını ölümsüzleştirmek isterler. Bu bakımdan Paris, sevgililer gününde de aşıklar için gidilesi bir yerdir.

Paris'e gitmek için en uygun zamanın "Mart", "Haziran" ve "Eylül" aylarının olduğu söylenir. "Temmuz", "Ağustos" ve hava şartlarının kötü olduğu "Şubat" aylarında gidilmesi tavsiye edilmez. O yüzden kış mevsiminde pek fazla turist ağırlamaz aşıkların şehri. Ancak yine de "Şubat" ayında Paris'e giden mutlaka olur. Birçok kişi deliler gibi gitmek ister. Şubat ayının 14'ünü Paris'te geçirmeyi arzular. Çünkü Paris, sevgililer için Şubat ayında bir başka güzeldir.

Paris'teymişçesine,
Sevgi gününüz kutlu olsun.

Sivilceler için Tetradox ve Acnelyse kullanmaya başladım


Konu yüzümdeki sivilcelerdi. Bir şey yapma, dokunma, sıkma onlar geçer diye diye malesef geçmediler.Bir, iki senedir yüzümde sivilceler var. Bu süreç içerisinde resmen sivilceli bir yüze sahip olmaya alıştım.

Sivilceli Yüz
Ergenlik sivilceleridir, gelir geçer dedim. Doğrusu o kadar da önemsemedim, dert etmedim yüzümdeki sivilceleri ve daima pozitif olmaya çalıştım. Ancak belli bir süreden sonra sivilce kremi kullanmaya karar verdim. Çünkü "sivilceli bir yüze sahip olmayı kim ister" diye düşündüm. Sonrasında da cevabı verdim: Tabiki ben de istemem.

Sivilcelerden derhal kurtulmak istedim. Daha önce Imex, Aknilox kullandım. Faydalarını tam olarak gördüğüm söylenemez. Sivilceleri bir gün kuruttular ama diğer gün sivilceler tekrar çıkmaya, aktif olmaya başladılar. Benim için bu iki krem, kalıcı ve etkili bir çözüm olmadı. Bunun sebebi belki de bir cilt doktoru kontrolünden geçmeden sivilce kremi kullanmış olmamdı.

Şimdileri çok saçma gelen birkaç şey daha denemiştim; yok kilmiş yok zeytinyağlı bir şeymiş yok yoğurtmuş, sirkeymiş. Tabiki bunlarla da çözüm yoluna ulaşamadım. Sivilceler için bu tür şeyler uygulamanızı önermem. Çünkü kesinlikle doğru ve etkili bir çözüm yolu değildir. Bunun yanında cildinize zarar da verebilirsiniz.

Sivilcelerim için adam akıllı bir tedavi yöntemi bulamamam beni sinir etmeye başladı. Yüzümdeki sivilcelere karşı verdiğim mücadelenin başarısız olması sivilcelere karşı olan nefretimi arttırdı. "Baby Face" olarak bilinirdim ama bir anda yüzüm değişti. Yakın çevremin, arkadaşlarımın sık sık bana bunu hatırlatması ve tavsiyelerde bulunması beni bu mücadelenin içine daha çok itti. Nihayet sivilcelerin gerçekten sinir bozucu bir şey olduğunu sonradan anladım.

Tetradox ve Acnelyse
Sivilce mücadelemde ikinci bir karar daha almak zorunda kaldım(ilki krem kullanmaktı). Alınması gereken öncelikli kararı, biraz geç aldım ama sivilcelerden kurtulma umudum her zaman oldu. Bu karar, bir cilt doktoruna gitmekti. Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine onun daha önce gittiği bir hastaneye gittim. Doktor, inceledi ve güzel güzel anlattı. Sivilcelerim ne çok şiddetli ne de hafif şiddetli imiş. Bir hap yazacağını ve hap tedavisi ile birlikte krem de yazacağını anlattı. Ancak ilaçları yazmadan önce bir kan tahlili yaptırmamı söyledi. Yaptırdım ve kan tahlili sonucuma göre bir krem bir de hap yazdı: Tetradox ve Acnelyse.

Hap olarak kullandığım Tetradox'u günde bir defa tok karnına alıyorum. İnternetten edindiğim bilgilere, okuduğum yorumlara göre de faydalı olacağına inanıyorum. Umarım öyle olur. Tetradox kapsülü ile ilgili olarak sonraki tedavi tarihine kadar bir takım yargılarda bulunmuş olurum.

acnelyse krem
Acnelyse kremini akşam kullanıyorum. Her akşam yatmadan sürmem gerekiyor. Ancak doktor, bu kremi nasıl kullanmam gerektiği konusunda uyardı. Kremin yan etkileri görülebiliyormuş. Bunların başında ciltte kızarıklık, hafif alerji geliyor. Açık tenli olduğum için bende görülme ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi. Bunu azaltmak için doktorun demiş olduğu gibi "birinci gün sürüp yarım saat bekledikten sonra yıka; ikinci gün sürüp 45 dakika sonra yıka; üçüncü gün 1 saat" şeklinde her gün biraz daha kalmasını sağlayarak kullanıyorum. Acnelyse kremi hakkında "ekşi sözlük"teki girdileri okuduktan sonra bu kremi kullanırken dikkatli olunması gerektiğini anladım ve doktorun söylemiş olduğu bu yöntemin cildi alıştırma veya cildin ne tepki vereceğini anlamak açısından önemli olduğunu düşündüm.

Sonuç olarak, sivilce mücadeleme Tetradox hapı ve Acnelyse kremi ile sağlam bir ivme kazandırdığıma inanıyorum. Bir buçuk ay sonraki ikinci tedavime kadar da olumlu etkiler almayı umuyorum.
Tetradox ve Acnelyse kullanmaya devam - trksh.org (bknz)

Paris: Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler


Paris, Fransa'nın başkenti olmasından ziyade çok iyi bilinen bir moda şehridir. Aynı zamanda dünyanın en romantik şehirlerinden biri olarak kabul edilir, Paris.

Paris Şehri Gece

Dünyadaki çiftlerin çoğu özellikle yeni evliler, romantizmlerini yaşayabilecekleri özel günlerde (sevgililer günü, evlilik yıldönümleri, balayı kutlamaları gibi) iyi vakit geçirmek isterler. Paris, onlar için gerçekten çok güzel ve özel bir kenttir. Tabiki sadece onlar için değil iyi bir tatil geçirmek isteyen turistler için de aynı şeyi söylemek mümkündür. Çünkü saat kaç olursa olsun, Paris'te herkese uygun bir etkinlik bulmak mümkündür.

Paris'te mutlaka görülmesi gereken yerler nelerdir?
Nefes kesen ve dünyaca tanınan tursitik yerleri gezmeniz tatilinizi daha eğlenceli ve unutulmaz kılacaktır.

- Eyfel Kulesi
Kim bu çok ünlü kuleyi bilmez? Paris'e gittiğinde de görmez ki?
1889 yılında inşa edilen ve aynı zamanda Paris şehrinin simgesi olan bu kule, tüm Avrupa'nın en popüler yerlerinden birisidir. Paris'te de ilk görülmesi gereken yer olduğu söylenebilir.
Eyfel kulesine gidilebilecek en iyi zaman güneşin batmasından sonradır. Özellikle akşam saatlerinde, gece vaktinde gitmeniz tavsiye edilir. Çünkü kulenin ışıkları adeta şehrin ışıkları gibidir. Eyfel Kulesinin ışıklarla olan görüntüsü, mutlaka sizde hayret uyandıracak ve size ayrı bir zevk verecektir.

- Notre Dame Katedrali
Paris'in ünlü simgeleri arasında sayılan katedraldır. Aslında Gotik dönemin başyapıtı ve birçok Fransız roman ve tarih kitaplarının simgesidir. Tarihten de hatırlanacağı gibi Napolyon, tacı burada giymiştir.

- Le Moulin Rouge
Bir kabaredir.
Yetişkinlerin gece yapabileceği etkinlikler arasında sayılabilir.
Moulin Rouge, üzerindeki kırmızı yel değirmeni ile dünyaca ünlüdür. Bu yüzden "Kırmızı Değirmen" olarak da bilinir.
Yıl boyunca yetişkinlere yönelik orijinal eğlence programlarını ve ünlü kan-kan dansını görmek isteyen pek çok turisti ağırlar.

- Disneyland Paris
Çocuklar için gerçekten çok güzel bir yer olduğunu söylemek mümkündür. Çocuklarınızla gezebilir ve gezerken onların eğlenmesini sağlayabilirsiniz.
Sadece küçük çocuklar için değil her yaştan insanın gezip görmek, dolaşmak, eğlenmek istediği yerlerden biri olduğunu da unutmamak gerekir. O bakımdan çocukluğunuzu yeniden yaşayabileceğiniz dünya üzerindeki sayılı yerlerden bir tanesidir.

- Louvre Müzesi
Paris'te müzeler, gezilmesi gereken yerlerdendir. Louvre Müzesi de en popüler müzelerden birisidir. Cam bir piramit şeklinde olan bu müze, bir sanat müzesidir. Müzenin görüntüsü büyülenmenize yetecektir.
Louvre, binlerce yıllık çeşitli koleksiyonları ile ünlüdür. Mona Lisa, Semadirek ve Venus de Milo Victory gibi ünlü sanatçıların, sanat eserleri yer alır.


Paris'te gezilebilecek yerleri sınırlandırmak mümkün değildir. O bakımdan yeterli vaktiniz varsa diğer önemli, ünlü yerleri de görmeniz önerilir.
Château de Versailles, Musée de Cluny, Musée d’Orsay, Grande Arche, Jardins du Luxemburg, Place des Vosges, Montmartre, Paris Opéra, Centre Georges Pompidou, Palais-Royal, Place Charles de Gaulle, Place de la Concorde, Avenue des Champs-Élysées, Île de la Cité ...

Paris'i -uygun bir fiyata bulabilirseniz- şehir turları ile gezmek en iyi olanıdır.
Bu her zaman için geçerlidir. Şehir hakkında, gezdiğin gördüğünüz yerler hakkında bilgiler edinmeniz, harcadığınız zamanın verimli geçmesi açısından önemlidir.

Paris konulu bir başka yazı: Sevgililer Günü Paris’te güzelmiş

Hayvanseverlik bu olsa gerek


Söylenecek çok şey olmalı hayvan sevgisi ile ilgili. Söylenmesi gereken o kadar şeyin üstüne bir o kadar da bu kare ekliyor aslında.

Kanala düşen bir köpeğin kurtarılması, iki yardımsever çocuk tarafından.

Hayvan Sevgisi

Belki kim olsa aynı şeyi yapardı. Belki nereli olduklarını, nereden olduklarını bilmediğimiz bu çocuklar bizim diyarlardan çok uzaktadır. Ama hayvan sevgisini yansıtan, gördüğüm en iyi kare gerçekten. Çok doğal, çok gerçek, çok içten. Gerçek bir hayvanseverlik.
 
Copyright 2009-2013 © trksh.org - Takip eden geride kalır.
Gizlilik
Teşekkürler bloggerthemes.net