Her yeri görmek istemek


Bazen her yeri görmek istersin. Aklına gelen, gelmeyen her yeri... Birçok yeri aynı anda tek bir yerde görmek istemek... Hem de delicesine istemek. Fakat bu mümkün değildir. Bunu sadece dileyebilirsin.


İsteğin, dilek olmaktan başka bir şey ifade etmez. Gerçekte bu ne kadar böyle olsa da fotoğrafta istek, dileğin bir adım ötesine geçmişe benziyor. Resim, akıllarda birçok insanın hayalindeki dünya kentini oluşturmaya yetiyor. Gezilmeye görülmeye değer her şeyin bir arada olduğu bir şehir...

Parmaklarınız ve Siz


Parmak Uzunluğu

Daha önce parmaklarımın uzunluğuna hiç dikkat etmemiştim. Fakat üstteki resimle karşılaşınca parmaklarıma bakma gereği duydum. Resim, geyik muhabbeti gibi dursa da resmi gördükten sonra insan meraklanıyor, gey miyim maço muyum diye. Çok şükür maçoymuşum. Yüzük parmağım, işaret parmağımdan daha uzun görünüyor. İyi ki eşit değiller.

İşin espirisi bir yana parmak uzunlukları gerçekten bir takım özelliklerimizi yansıtıyormuş. Resmi gördükten sonra birkaç arama yaptım ve parmak uzunlukları ile ilgili bir dizi araştırmaların olduğunu gördüm. Kanada'da, İngilitere'de birçok yerde üniversitelerde yapılan araştırmalara göre parmak uzunluğu insanın kişiliği, hormonları ve kabiliyetleri ile ilgili bilgiler veriyormuş.

Araştırmalara göre parmak uzunluğu, erkeklerde idrak kabiliyeti ve sperm sayısına; kadınlarda ise spora yatkınlık gibi konularda ölçü olarak gösteriliyormuş. Bunun yanında agresiflik, Fakat bunlarla da sınırlı değilmiş. Araştırmalar o kadar ileri gitmiş ki parmaklara bakılarak neredeyse her şey söylenmiş, kitaplar yazılmış. Hepsi bir genellemeden, olasılıktan ibaret olsa da gerçekten çok ilginç.
Konuyla ilgili İngilizce ve Türkçe içerikli linkler:
- Parmak uzunluğu prostat kanserine işaret
- İşte parmak yapınıza göre kişiliğiniz
- Parmak uzunluğu kişiliği etkiliyor
- Parmak uzunluğu cinsel hormon göstergesi
- What your finger length tells about you
- Boys, look at your fingers now
Konu hakkında araştırma yapanlar veya konuya ilgi duyanlar bu linklerden yararlanabilir. Araştırmanıza yardımcı olabilecek, merakınızı giderebilecek faydalı linklerdir.

New York - İnsanı kendine çağıran bir şehir


1600’lı yıllarda ilk koloniciler bölgeye yerleşip küçük bir kasaba kurarlar. Kasabanın adı New Amsterdam olarak koyulur. İlk zamanlarında Hollanda kolonilerinin elinde olan bu bölge, daha sonra İngiliz kolonililerinin eline geçer ve adı New York olarak değiştirilir. İşte, dünya üzerinde insanı kendine çağıran sayılı şehirlerden biri olan New York'a genel bir bakış...

New York

O gün bugündür New York şehri büyümüş, kalabalıklaşmış ve Amerika’nın, dünyanın "çok uluslu şehir" tanımının en iyi örneklerinden biri olmuştur. "Hiç uyumayan şehir" tanımlamasını da fazlasıyla hak eden New York’un ritmine ayak uydurmak zordur. Ancak şehri bir kere seven ve alışan insan ikinci kez gitmek için fırsat kollar.
New York Resimleri

New York eyaleti, beş bölgeden oluşmaktadır (Manhattan, Bronx, Queens, Brooklyn ve Staten Island). Şehri oluşturan bölgeler arasında Manhattan bir adım öndedir. Çünkü  New York’a gelen ziyaretçilerin ilgi gösterdiği bölge genellikle Manhattan'dır ve “New York City” dendiğinde kastedilen bölge, Manhattan’dan başka bir yer değildir.

New York'ta Nereler Gezilir?
New York
'ta gezilip görülmesi gereken yerlerin başlıcaları şunlardır:
- Özgürlük Anıtı
- Ellis Adası
- Battery Park
- Museum of Jewish Heritage
- National Museum of American Indians
-
Wall Street: Manhattan’ın en ünlü sokaklarındandır.
- Ground Zero ( World Trade Center)
- Brooklyn Köprüsü
- South Street Seaport
-
Chinatown
-
Little Italy
-
Greenwich Village
- East Village
-
Times Square...
New York'ta bunların yanında gezebileceğiniz önemli meydanlar, parklar, alışveriş merkezleri; görebileceğiniz çeşitli müzeler, sanat harikaları bulunmaktadır. Hepsi ve daha fazlası için New York'a gidip gezmek, görmek şart.

18 Ekim 2010 günlerden Pazartesi


Günlük tutmayı pek sevmem ama nedense bugün günlük yazasım geldi. Şöyle bir baktım arşivlere daha önce sadece bir kere yazmışım (Yine bir pazartesi günü: 15-haziran-2009-gunlerden-pazartesi). Bundan sonra düzenli olarak yazamasam da ayda birkaç kere yazmayı düşünüyorum.

~ Hafta başı olduğu için günlüğün ilk bölümü malum, sabah 8 - akşam 5. Çalışıyoruz-okuyoruz bakalım, nereye kadar.

~ Eve gelir gelmez ilk işim mutfaktan gelen mis kokuları içime çekmek oldu. Kendime geldikten sonra televizyonun başına geçtim. NTVSpor'u izledim. Kanalları turladım.

~ Televizyon turundan sonra doğruca bilgisayarın başına, ya allah. Gündemi takip etmek şart. O yüzden "neler olmuş, neler oluyor" dememek için öncelikle haberlere göz attım. Daha sonra takip ettiğim birkaç bloga bakma fırsatım oldu.

- Haberlerden aklımda kalanların başında "12 Dev Adam’ın primleri yattı" oldu. Dünya ikincisi olduğumuz günün ertesinden beri tartışılan bir konuydu. Primin 28 milyon olacağı açıklandıktan sonra daha da tartışıldı. Primden antrenör, menejer, oyuncu kadurosu, idari kadro, takımdan çıkartılanlar olmak üzere takımda çalışan toplam 29 kişi yararlanmış. Ayrıca bankaya yatırılan paralar üzerinden yüzde 10’luk bir bölüm Eğitim Gönüllüleri Vakfı, Türk Kanser Derneği, Lösemili Çocuklar Vakfı, Engelliler Vakfı ve Mehmetçik Vakfı arasında pay edilmiş (Primden kime ne kadar düştüğünü merak ediyorsanız buraya bakabilirsiniz: http://www.hurriyet.com.tr/spor/basketbol/16072838.asp). Güle güle harcasınlar, ne diyelim artık.

- Haberler arasında dikkatimi çekenlerden biri ise "Dünyanın en güçlü 25 ekonomisi" başlıklı haber idi. Habere göre klasik sanayileşmiş ülkelerin aksine gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki ağırlığı artmaktaymış. Ayrıca ülkelerin dünya ekonomisinden aldıkları, alacakları tahmini paylar adı altında bir liste oluşturulmuş ve Türkiye 16. sırada görünüyor (Merak edenler haberle ilgili detaylara buradan bakabilir: http://www.haber7.com/haber/20101018/Dunyanin-en-guclu-25-ekonomisi.php). Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum artık.

~ Mis gibi bir akşam yemeği yedim. Daha sonra uzun süredir zaman ayıramadığım blogun işleriyle uğraştım. Yeni temanın Türkçeleştirilmesi ve biraz düzenlenmesini için de vakit harcadım.

~ Akşam haberleri, o program bu program derken zaman geçiverdi ve hafif bir uyku bastı. Günün final vuruşunu Tübitak - Popüler Bilim Kitapları'ndan Yunan ve Roma Mitolojisi'ne göz atarak yaptım.

~ Erken sayılacak bir saatte yattım, uyudum.

Hindistan ve Yoga


Tatilinde sağlık ve yeni bir yaşam tarzı arayanlara tavsiye edilebilecek en güzel yer yoganın doğum yeri olarak bilinen Hindistan'dır. Ruhun ve zihnin dinlenmesini, vücudun tüm toksinlerden arınıp yenilenmesini sağlayan yoga ve dünyanın başka hiçbir yerinde tanık olunamayacak Hindistan manzaraları tatilinize renk katabilir ve size çok farklı deneyimler kazandırabilir.

Yoga

Binlerce yıldır Hindistan’da canlı tutulan yoga bir yaşam tarzı, hatta ilimdir. Türkiye'de ise yoga, son yıllarda yaygınlaşmaya başlamıştır.  Bu nedenle Hindistan’daki ve Türkiye’deki yoga uygulamaları birbirinden farklıdır. Ülkemizdeki yoga eğitmenleri belli guruların eğitimlerinden yogayı öğrenmiş ve özümsemişlerdir. Eğitmenler, yalnızca o guruya bağlı olarak eğitim verirler.

Yoga mistik bir şey gibi düşünülür. Ancak sanıldığının aksine gizemli ya da farklı bir şey değildir. Yoganın ana fikri arınmaktır. Ruh ve beden sağlığı, dengeli hale getirilerek arıtma işlemi gerçekleşir. Bunun sonucunda arınan insan bilgiye ulaşır. Yoga felsefesi, "evrende gizlilik ve sır yoktur" der. Arınan, bilgiye ulaşan ve kalp gözü açılan kişi yoga felsefesini kavrar.

Yoganın bir din olduğuna dair doğru olmayan bir anlayış bulunmaktadır. Bu yanlış anlayışın temel sebebi, yoganın Budistler tarafından dünyaya tanıtılmış olmasıdır. Ancak bilinmesi gereken önemli bir nokta vardır: Yoga Buda’dan ve bilinen tüm dinlerden daha eskidir. Bununla birlikte yoganın başlangıç tarihi tam olarak bilinmemekte ancak 7000 yıllık Bhagavat Gita, Ramayana gibi Veda metinlerinde yoganın tanımı yapılmakta ve yoga felsefesinden bahsedilmektedir.

Yoga hakkında bilgi sahibi olanlar veya daha önce ilgilenmiş olanlar bildiklerini Hindistan’da pekiştirip geliştirebilirler. Hindistan’da yoga, hayatın her alanında her anında size katkı sağlayacak bir deneyim olabilir. Zihninizin ve bedeninizin hareket kabiliyetinin ne kadar geniş olduğunun farkına vararak kendinizi yeniden keşfedebilirsiniz. Eve döndüğünüzde evden çıkan kişi ile aynı kişi olmadığınızı fark edip yeni kendinizi daha çok sevmeniz mümkündür.

Rishikesh
Hindistan'ın şehirlerinden biridir. Delhi'ye yaklaşık olarak 250 km uzaklıktadır. Şehir, Himalayaların yamaçlarına kuruludur ve şehrin ortasından Ganj Nehri geçer. Aynı zamanda Rishikesh, birçok yoga merkezinin bulunduğu, turistlerin rağbet ettiği yerlerden birisidir.

rishikesh

Rishikesh için "yoganın kalbi" demek yanlış olmaz. Çünkü yoga denilince dünyada akla ilk gelen yerlerden bir tanesidir. Öyle bir yer ki John Lennon'un "Happy Rishikesh" adlı şarkısında bahsedilir (Şarkısının bir bölümünden: "Everything you need is here, and everything that's not here is not there"). Eşsiz doğa manzaraları ile bambaşka bir diyar. Rishikesh'te sarı - turuncu ipek sarilerin içinde gülümseyen insanları görmek bile ruhunuza huzur verir.

Hindistan'a nasıl gidilir?
Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Delhi seferleriyle Hindistan’a direkt ulaşmak mümkündür. Ayrıca Emirates, Air Jordan, Air Arabia ile de aktarmalı olarak Hindistan'a ulaşılabilir. Hindistan içinde kara yollarından çok trenleri tercih etmek daha mantıklıdır. Çünkü trenler, daha konforlu ve hızlıdır. Bunun için özellikle Rajdhani Express ve Shatabdi isimli hızlı trenler seçilebilir.

Beden ve Cilt Sağlığı (2)


Beden ve Cilt Sağlığı (1) - trksh.org (bknz)
Banyo sırasında giyilen giysilerin terletmeyecek ancak teri emen, alerjik yakınmalara neden olmayan, kolay temizlenen kumaştan yapılmış olmasına dikkat edilmelidir. Giysileri, bedenin serbest olarak hareket etmesini sağlamalıdır. Mevsime uygun kıyafetlerin seçilmesine özen gösterilmelidir.

Her gün sabah uykudan kalkıldığında yüz, su ve sabunla yıkanmalıdır. Kullanılan sabunun, yüzü kolayca temizleyen ve cildin kurumasına yol açmayan özellikte olmasına özen gösterilmelidir.

Ergenlik dönemi ile birlikte erkeklerde dış üreme organlarında ve koltuk altlarında kıllanma olurç Bu dönemden itibaren vücut temizliğinde banyo yapma dışında üreme organlarının temizliğine de özel olarak önem vermek gerekir. Genital bölge kılları kopartılmamalı, düzenli olarak tıraş edilmelidir. Kılların kopartılması enfeksiyonlara neden olabilir.

Derimizin sağlığı için edineceğimiz doğru davranışların önlediği bir diğer sorun da vücut kokusudur. Kıllı deride ter bezleri çok daha fazladır. Uykudayken, çalışırken özellikle koltuk altları ve kasıklar olmak üzere vücutta terleme olur. Terleme sonucu ortaya çıkan ter salgısı zamanında temizlenmezse vücut yüzeyinde bulunan mikroorganizmaların teri parçalamasına bağlı olarak vücut kokusu oluşur. Bu da kişinin kendisini, çevresinde bulunan diğer kişileri rahatsız eder. Bedenin terleme oranının artması kokunun da artması anlamına gelir. Bedensel olarak yoğun çalışan kişilerin ter miktarı artar, bazı kişilerin ise bedensel etkinliği fazla olmadığı halde ter bezi salgısı yapısal olarak fazla olabilir. Sağlığı korumak için dış üreme organlarının temizliğine özen göstermek gerekmektedir. Her gün banyo yapılmıyorsa her gün dış üreme organlarının ve koltuk altlarının temizliği sabun ve su ile yapılmalıdır. Genital organlara deodorant ya da tıraş losyonu sürülmemelidir.

Sünnet olmadan önce sünnet derisi altının temizlenmesi önemlidir. Sünner derisi altında deri atıklarının kir ile birleşerek mikroorganizmaların yerleşmesi için uygun bir ortam oluşturmaktadır.

Koku meydana getiren vücut bölgeleri öncelikle ayaklar, kıl köklerinin yoğun olduğu koltuk altları ve kasıklardır. Bu kokunun gideirlmesi için her gün banyo yapılmalıdır. Ancak, bazen şartlar her gün banyo yapmak için uygun olmayabilir. Bu durumda özellikle koltuk altı bölgesi önce sabunlu biz bezle sonra da su ile iyice silinmeli ve kurulanmalıdır. Koltuk altı bölgesi temizlendikten sonra istenirse deodorant uygulanabilir. Deodorant vücutta terlemeyi ya da koku oluşmasını önlemeyecektir; ancak kokuyu geçici bir süre için maskeleyecektir. Bu nedenle deodorantlar temizlik aracı olarak değil geçici bir uygulama olarak değerlendirilmelidir.

Giysilere sinen ter kokusu, beden temizliği yapılsa bile aynı giysinin temzilenmeden tekrar kullanılması halinde kalıcı olur. Özellikle sık yıkanmayan kalın kazaklar kullanılırken özen gösterilmelidir. Vücudumuzla temas eden giysilerin temizliği konusunda titiz olmak gerekir.
 
Copyright 2009-2013 © trksh.org - Takip eden geride kalır.
Gizlilik
Teşekkürler bloggerthemes.net