Fulya ve Mert: İntikam Oyunları


Son günlerde internet alemini meşgul eden bir videodur. Fulya-Mert-Begüm isimleriyle anılmaya başlayan, "Eski sevgilime kapak olsun" diye yayılan bu video sadece interneti değil ana haberleri bile meşgul etti. Ana haberler bu videoyu haber diye verdi . Öyle bir verdi ki insanlar videonun gerçek olduğunu sandı. Ne yapsınlar bunu haber olarak hazırlayanalar da inanmış demek ki.



Üstteki video "Fulya ve Mert: İntikam Oyunları" serisinin ilk bölümü yani ilk reklam olan "Fulya'nın Mert İntikamı" dır. Kız öyle oynamış ki inanmamak mümkün değil. Ama çekimin o kadar kaliteli olması, ışıklandırmanın ve sesin o kadar iyi olması bir stüdyo ortamını akla getiriyor. Diyeceğim odur ki bu bir "reklam" dır. Acaba bunu haber olarak veren kişiler bunun reklam olduğunu anlayınca ne yapacaklar merak ediyorum. Acaba yine "haber olsun da ne olursa olsun" diyerek bunun sahte çıktığını mı söyleyecekler, ikiye mi katlayacaklar. Gerçi bunun bir "Viral Reklam" olduğunu anlamışlardır. Çünkü bunun gerçek olmadığı, bir reklam olduğu haber olmaya başladı bile: Videodaki aldatma hikayesi sahte çıktı! eBay, Türk medyasını işte böyle ters köşeye yatırdı.
Viral Reklam nedir? Nasıl bir şeydir diye merak edenler buradan bakabilir: http://tr.wikipedia.org/wiki/Viral_reklam
Bu, eBay'ın yani Türkiye'deki adıyla ya da şirketiyle diyelim gittigidiyor.com'un bir oyunudur. Anlayacağınız her şey senaryodan ibarettir. Bir milyoncu olarak bilinen "Fulya Timur" ismi de yalan olabilir. Sadece bir reklam. gittigidiyor.com'daki ürünlere dikkat çekmek için yapılmış bir reklamdır. Amaçlarına ulaştılar mı bilemiyorum. Bu videoya inanan birçok insanı gördükten sonra merak edip gittigidiyor.com'a bakanların olacağını da hesaba katmak gerekir. Çünkü videoda İzmirli Fulya, intikam nickinden bahsetmiş. İşte o "intikam" gittigidiyor.com'daki kullanıcı adıdır: http://www.gittigidiyor.com/php/kimlik.php?nick=intikam . Haberin ayrıntılarında her şey mevcuttur. Haberde "intikam"  nickinden, eBay'ın aynı şekilde İspanya'da yaptığı Manu&Laura reklamına kadar her şeyi bulabilirsiniz. Manu&Laura olayından da anlaşılabileceği gibi bu videonun ikinci bölümü yani "Mert'in Fulya İntikamı" da vardır. Yine internette böyle bir video var:  Sigaralı Mert falan. Ama reklam filminin ikinci bölümünün o olduğuna inanmıyorum. Bu olayla birlikte Mertler çoğaldı. Ama en güzelini paylaşmak istiyorum. Bu reklam filmini çok güzel eleştirmiş mi diyeyim, dalgaya mı almış diyeyim; süper olmuş:  Fulya'ya Cevap Veren Mertlere Zam Geldi
ekşi sözlükte bu konuyla ilgili yapılan yorumları görmenizi tavsiye ediyorum: fulya timur ve eski sevgilinin eşyalarını gittigidiyor'da satmak
Bu yazıyı, bu reklamı daha da meşhur etmek amacıyla yazmadım. Hala bunu bilmeyenler için, bu konuda bilgilenmeleri amacıyla yazdım. Umarım bu olay daha da dallanıp budaklanıp moda olmaz. Düşünsenize ortalık bu tür reklam videoları- viral reklamlar - ile kaynıyor.

wpMU Nedir? Nasıl Kurulur?


wpmu kurulum
Wordpress MU nedir? : Wordpress MU yani Wordpress Multi User, çoklu kullanıcılı blog demektir. Wordpess blogunuza kayıtlı kullanıcıların, kendi adlarıyla sizden alt domain veya klasör olarak bir wordpress blog temin edebileceği bir sistemdir. wordpress.com veya blogspot.com gibi sitelerde de görülebileceği gibi blog dağıtma işlerinde kullanılmaktadır. site.com benim sitem olsun ve bu sitede Wordpress MU kurulu olsun. Blog siteme "alias" kullanıcı adıyla üye olan birisi aynı zamanda benden bir blog temin etmiş olacak. "alias.site.com" adresi şeklinde bir wordpress blog edinecek. Olay budur. Kısacası, kayıtlı kullanıcıların bir bloga sahip olabilecekleri wordpress blog sistemidir. Üyelerinize blog dağıtıyorsunuz.

Wordpress MU sürümlerini nereden temin edebilirim?: wpMU'yu güvenilir bir şekilde wordpress'in kendi sitesinden indirebilirsiniz. En son sürümünü buradan temin etmeniz mümkündür: Wordpress MU indir.

Wordpress MU nasıl kurulur?: İndirdiğiniz dosyaları .rardan çıkarıp sitenizin FTPsine attıktan sonra kuruluma geçebilrsiniz. (Tabiki sitenizin panelinden database adı ve kullanıcı bilgilerini oluşturduktan sonra...) Kurulum oldukça basittir. Normal wordpress ile aynı denilebilir. Yine de yardıma ihtiyacınız varsa veya olursa şuradan wpMU'nun kurulumuna bakabilrisiniz, resimli olarak anlatılmış: http://www.wpturkey.com/wordpress-mu-kurulumu-resimli-anlatim/

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

NOT: Önemli bir noktadan bahsedeceğim. Wordpress MU'yu kurduktan sonra çalışması için hostunuzun Wildcard özelliğine sahip olması gerekmektedir. Bu konu hakkında hostunuzdan bilgi almalısınız. Host sahibinizle görüşürüp wpMUnun kurulacağı siteye bu ayarları yapmasını isteyiniz.

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Kısacası Wordpress Multi User sistemi budur. DNS ayarları yapıldıktan sonra wpMU'yu kullanabilirsiniz. Kurulumdan ve DNS ayarlarından sonra olmadı diye hayal kırıklığına uğramak istemiyorsanız; cpanelinizden subdomains kısmına girip "*" (yıldız) eklemeyi unutmayın. Eğer yapmazsanız alias.site.com'da blog oluşmaz. Bunu hostunuz yapmayabilir çünkü bu ayarı siz yapabilrsiniz. Yetkisi var diyerek hostunuz bu adımı atlayabilir. Bahsettiğim alt domain hikayesi:

Alt Domain Ekleme

Sahte Telefon Mesajlarına Dikkat!


Telefonlarınıza gelen sahte  mesajlara aldanmayın, dikkat edin. Dolandırıcıların yeni numarası, SMS dolandırıcılığı... Kendilerince kolay para kazanma yolunu bulan bu sahtekarlar, GSM şirketleri veya kampanya düzenleyen firmalar adına cep telefonlarına mesaj atıyor.

Dün saat iki buçuk, üç gibi bir mesaj geldi. Bir mesaj ama beş-on kez geldi. Yani aynı mesaj beş-on kez gönderildi. Mesajın içeriği şudur:
"DEĞERLİ ABONEMİZ, PEPSİ YASATIR SENİ'NİN BAŞLATMIŞ OLDUĞU KAMPANYA SONUCU, HATTINIZ PARA ÖDÜLÜ KAZANMIŞTIR. BİLGİ İŞLEM İÇİN 0531 778 01 37 ARAYIN. PEPSİ" Gndrn: 0531 778 01 37
Pepsi Yaşatır Seni Dolandırıcılık Haberi
Mesaj ilk saniyelerde güzel bir sevinç yaşattı :) Fakat mesajın -başta da söylediğim gibi- birden fazla gelmesi beni şaşırttı. O yüzden bu sevinç fazla uzun sürmedi. Direk www.pepsiyasatirseni.com adresinden KAZANANLAR listesine baktım. En son 09.07.2009 çekilişinin sonuçları var, diğerlerini henüz koymamışlar. PEPSİ Müşteri Temsilcisini aradım. Nedir bu, ilginiz var mı? diye sordum. Bir yere yönlendirdi. Telefona kimse çıkmadı sonra da mesaj bırakın diye bir uyarı geldi. Telefonu kapattım ve internete baktım. Bu mesajın kesinlikle fake olduğunu tahmin ediyordum, bu işte bir iş var dedim. Emin olmak ve işin peşini bırakmamak için araştırayım dedim. Çünkü daha önce internet haberlerinde öyle bir şey dolaşıyordu:  SMS dolandırıcıları adı altında haberler ... Bir ilgisi olabilir diye düşündüm.

Sahte Mesaj Dolandırıcıları
İlk olarak bu kampanya ile ilgili yorumlara bakmaya başladım ve bir forumda öncevatan isimli bir kullanıcının şu mesajını gördüm: Pepsi Yaşatır Seni Sonuçları Mesaj, 22 Haziran 2009 tarihinde yazılmış. Demek ki bu dolandırıcılık işi güncel dedim. Birkaç yerde de buna benzer mesajlar gördüm, blog ve forumlarda. Bahsedilen numaralar aynı değil ama hep 0531 ile başlıyor. Ne ile başlarsa başlasın aman dikkat edin. Sonra, bana gelen numarayı TURKCELL'den  kime ait diye sorgulattım. Ve 0531 778 01 37 numaralı hat, İzzettin Oba diye birisinin adına kayıtlıymış. İsim hayali bir şey olabilir yani kişinin, bu işle ilgisi var ya da yok, bilemiyorum. Şimdi en önemli noktaya geldik: haber7.com'dan İhsan AYDIN'ın haberi (21 Mayıs 2009 ) ... Haberi incelerseniz oradaki mesajın bana atılan mesaj içeriği ile aynı olduğunu görürsünüz. Sadece oradaki dolandırıcılık senaryosu farklıdır, sanırım kişi veya kişiler aynı. Ve haberin sonunda da İhsan AYDIN'ın bir ses kaydı bulunmaktadır. Onu mutlaka dinleyin, sonunu da. Ses kaydına baktığınızda kimse inanmaz ki buna diyebilirsiniz. Ben de öyle demiştim ama birkaç yerde yapılan yorumları görünce öyle düşünmekten vazgeçtim. Bu yoklukta, gökten para yağsa kim inanmaz ki? Anlayacağınız dolandırılan var yani ...

Haber7, bunu haber yapmakla kalmamış, Turkcell' den bu konuyla ilgili açıklama istemiş, Turkcell'e bazı sorular sormuş. Böyle bir mesaj alırsanız ne yapmanız ne yapmamanız gerekiyor. Turkcell bu konuda ne yapıyor? İşte o haber ve detayları: Turkcell'den sahte SMS açıklaması. Gerçekten, haber7.com iyi iş çıkarmış, tebrik etmek lazım.
O numarayı ilk başta, gerçek de olabilir sahte de olabilir şüphesiyle aramamıştım. Bütün bunları öğrendikten sonra, gördükten, okuduktan sonra arayıp, ağzıma geleni söylemek istedim. Ama şimdi sinirim geçti. Ancak bu yazıyı PEPSİ'ye mail atacağım, umarım ilgilenirler.

19 Temmuz Sigara Yasağı


19 Temmuz Sigara Yasağı
Kapalı alanlarda sigara içme yasağına dört gün kaldı. Merak edilen bu yasak geçerli olabilecek mi? İnsanlarımız duyarlı davranacaklar mı? Bar, restoran, kafe gibi kapalı alanlarda sigara içilmeyecekmiş. Ayrıca bu tip yerlerde sadece sigara içenler için bir bölüm oluşturulmayacakmış. Oluşturulması veya sigara içenlere özel yerlerin açılması da yasak haline geliyor.

İşletme sahipleri zarar ederiz diyor ve haklı olarak alternatif çözümler arıyorlar. Kapalı alanlarda nargile de yasak olacağı için Hindistan'dan getirilen şeker kamışı kullanılacağı söyleniyor. Hadi nargileciler kurtuldu diyelim, sigara tiryakileri ne yapacak? Artık herkes, sigarasını evde içecek, başka çare yok gibi. İşletmecilerin sigara ile ilgili klima önerisi vardı sanırım. Geçerli bir öneri olabildi mi bilmiyorum.

Sigara içenlerden çok onların yanlarındaki insanlar- sigara dumanını soluyan insanlar- zarar görür diye bir söz vardır. Kapalı ortamlarda gerçekten de öyle oluyor. Maç izlemeye kahvehaneye gidiyorum. Sağımda, solumda, önümde, arkamda bir sürü sigara içen insan... Rica ediyorum, söndür diyorum; kimisi anlıyor, kimisi anlamıyor, kimisi de tamam abi diyor iki dakika sonra yine yakıyor bir tane.  Ya da iki dakika o ortama giriyorsun, bütün sigara kokusu üzerine siniyor, ya içine işleyen dumanlar? Bu amaçla güzel bir yasak diye düşünüyorum. En azından rica etmeyeceksin, bir ton laf dalaşına girmeyeceksin; tabelayı göstereceksin tamam. Takmıyor mu ya da oranın sahibi göz mü yumuyor? Ara ilgili kişiyi, o gelene kadar da kamerayla falan çek, alsın cezasını, akıllansın. Artık bu iş bu kadar basit olacak, inşallah. [ Her ilde ALO Sigara Şikayet Hattı olacakmış. ]

4207 Sayılı Kanun yani Türkiye'nin Havası Artık %100 Dumansız Hava Sahası projesi ile ilgili ayrıntılı bilgiler Sağlık Bakanlığı'nın sitesinde bulunmaktadır: 4207 Sayılı Kanunun Uygulanması. 11 Sayfalık bu dökümanda her şey anlatılmış; sigara tiryakilerini, dumana mağruz kalanları, işletmeleri ilgilendiren bilgiler ... Bu dökümanın özeti gibi bir yazı buldum. 10 soruda sigara yasağı anlatılmış: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=191555 Benim gibi duyarsız vatandaşları ihbar etmeye kararlı olanlar için de yine Sağlık Bakanlığı'nın sitesinde yayımlanan güncel bir dosyayı paylaşıyorum: Dumansız Hava İrtibat Merkezleri

ntvmsnbc.com http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/447054.asp (Yasakla ilgili arşiv haber: 20 Mayıs 2008)

Bağlama Dersleri: 3-4


Aşık Veysel Şatıroğlu'nun resmi
Bağlama derslerim devam ediyor. Bir aylık ders içeriğini sizlerle paylaşmak istemiştim. Bir aylık ders bugün bitti. Üçüncü ve dördüncü dersi birleştirip yazıyorum. Diğer iki ders konusuna buradan ulaşabilirsiniz: Saz Kursuna Başladım ve Bağlama Kursu: Ders 2 . Bu yazımla Bağlama Dersleri yazı serisine son veriyorum, noktalıyorum. Umarım Nasıl Saz Çalabilirim? diyenlere veya bağlama öğrenmek isteyenlere, en azından kafalarındaki soru işaretlerini giderecek kadar yardımcı olabilmişimdir.

Üçüncü Ders: Bu derste türkü öğrendim. İlk türküm "Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım" oldu. Daha önce öğrendiğim Üst-Boş-Boş-Alt-Boş-Alt-Üst-Boş metodu ile çalınıyor. Türkünün orjinalini dinlediğimde daha hoş ve benimkinden farklı olduğunu gördüm. Ama Sezen Aksu'nun Ne Ağlarsın'ını dinlediğimde oradaki saz sesinin, benim çaldığıma benzediğini anladım (sanırım aynısı).

Her zaman olduğu gibi ilk yapmaya başladığımda çok zorlandım. Geçişleri yapamadım. Hızlı çalmak gerekiyordu. Önemli olan metronomu bozmamakmış. Notlara yanlış basılsa da metronom korunmalıymış. Gerçekten de öyle olduğunu anladım sonra. Çalıştıkça notalara tam basmaya başladım. Metronom konusunda da sorun olmadığı için bir sonraki derste çok rahat ve iyi çaldım. Bu dersten sonra bu işlerin püf noktasının alışmak olduğunu anladım. Parmağını alıştırmak, bileğini alıştırmak gibi düşünebilirsiniz. Alışmak için de bol bol çalmak ve çalışmak gerektiğini gördüm.
Ne Ağlarsın Zülfü Siyahım adlı türkünün orjinaline ulaşmak için şu sayfayı ziyaret edebilirsiniz: http://www.sazkursu.fr/ne-aglarsin-benim-zulfu-siyahim-turku-notasi-1.html . Ritmiyle birlikte notalarını ve sözlerini görebilirsiniz. Ve Sabahat AKKİRAZ'ın ağzından dinleyebilirisiniz.

Dördüncü Ders: Tahmin ettiğim gibi türküyü iyi çalıyordum. O yüzden dersin başında bir kere çaldım ve hoca tamam dedi, yeni bir alıştırma yazmaya başladı. Alıştırma, güzel bir şeye benziyor. Fakat derste parmaklarım, ellerim, bileğim koptu resmen. Neden öyle oldu bilmiyorum? ( Sazı henüz tamamen doğru tutmadığımdan olabilir).

Alıştırma tek tellerle ilgili bir şey. İlk altı nota üst tel ile çalınıyor. Çoğu alt tel ile çalınıyor. Ritimde Üst-Alt şeklinde. Yani birinci notaya tele üstten vuruyorum, ikinci notaya alttan vuruyorum, üçüncüye üstten, dördüncüye alttan ...  Derste alıştırmanın yarısına kadar geldim. Şimdilik üçüncü dersin başlarındaki gibi yavaş çalıyorum. Önümde bir hafta var. Bakalım sonradan düzeltebilecek miyim? Bu işe uygun olup olmadığımı ya da hocanın deyimiyle bende umut olup olmadığını bu belirleyecek gibi :)

Basın-Yayın ve Dil Hataları


"Dil yanlışları, radyo ve televizyon yayınlarıyla topluma dalga dalga yayılarak günlük konuşma dilimize aynen yerleşiyor."
Dil, hayatımızda yaşamsal bir özellik olarak var olan ve kalıtım yoluyla kazanılmayan, canlı bir varlıktır. Dil ile yapılan iletişim, daha rahat anlaşabilmemize olanak sağladığı için kişilerin iletişimlerinde önemli yer tutan, vazgeçilmez bir unsur olarak da tanımlanabilir.

Sağlıklı bir iletişim için dilin kurallarına uymaya özen göstermek gerekir. Kişilerin birbirlerini rahat ve iyi anlaması bakımından herkes, dilinin kurallarını en iyi şekilde bilmelidir. Çünkü dil kuralları, tıpkı trafik kuralları gibi akıcılığı sağlar. Kurallar, dilin temelini oluşturur ve iletişime yön verir. Yanlış anlaşılmaların, anlamsız ifadelerin önüne geçerek dilde bir bütünlük oluşturur. Bu bağlamda sürekli iç içe olduğumuz ve etkilendiğimiz basın-yayın kuruluşlarının, dile ayrı bir önem vermesi gerekir.

Basın-yayın kuruluşları, haberlerin ve bilgilerin çeşitli yollarla halka iletilmesini sağlar. Radyo ve televizyon gibi kuruluşlar, bunu yaparken dilin kurallarına uymak zorundadır. Çünkü yapılan bir anlatım bozukluğu, telaffuz yanlışlığı, iletilenlerle birlikte hedef kitleye ulaşır. Bu hatalar, tekrarlandıkça halkın zihninde yer edinir. Doğruymuşçasına algılanır ve ister istemez konuşma dilimize yerleşir. Daha kötüsü, belki yıllar sonra birbirimizi anlayabileceğimiz iletişim kurmamız güçleşir ve bir takım aksaklıklar ortaya çıkar.

Dil ile kültür arasında sıkı bir ilişki vardır, ikisi birbirinden ayrılmaz bir bütün oluşturur. Bir toplumun ortak dili sayesinde kültürü oluşur. (Dilin kültürü yarattığı kadar kültürün de dili yarattığı unutulmamalıdır.) Kişi, içinde yetiştiği topluluğun dilini edindikten sonra, o topluluğun tüm uzlaşımlarını (ortak bir biçimde uymaları - paylaşmaları gerekenlerini, kimi kurallarını, ilkelerini, ortak inançlarını, görüşlerini ve benzeri özelliklerini) kendisinden sonra gelen kuşaklara dil aracılığı ile aktarır. Toplumları kalıcı kılan, dilin bu kültür taşıyıcılığı özelliğidir. İşte bu dil-kültür ilişkisi, “dilin değiştirilmesi” sonucu (dilin düzeltilmesi değil) ortaya çıkacak aksaklıkların daha ötesini anlatmaktadır. Bu anlamda dilin, ulusun özü olduğu unutulmamalıdır.

Günümüzde büyük bir güce sahip, geniş kitlelere hitap etmekte olan kuruluşlar, dil yanlışı yapmamalıdır. Dil konusunda dikkatli olunmalıdır. Redaktörlük gibi yazım hatalarını düzelten alt yapı çalışmaları genişletilmelidir. Televizyon programlarında “Full Ekran” gibi isim olarak kullanılan, yabancı özentiliğini gösteren, yarı Türkçe yarı İngilizce kelimeler, bize çok şey kaybettirir. Gazetelerdeki anlatım bozukluklarının, resimler kadar yer kaplaması, yıllarca “üzere” diye bildiğimiz edatın, bir ayda belki bir yılda “üzre” haline gelmesi, “yapacağız, edeceğiz” yerine “yapcez, etcez” kelimelerinin kullanılması gibi adeta “dilde tasarruf” dedirten durumlar da birer hatadır. Bunlar gibi daha birçok dil yanlışını yazmak mümkündür. Giderek artan bu hatalar, kaygı vermektedir. Bu nedenle bu çalışmalar, gerek yazı dili gerekse konuşma dili için önem arz etmektedir.

Hatasız bir konuşma ve yazma dili, güzel bir iletişim demektir. Unutulmamalıdır ki dile verilen önem, iletişimdeki anlaşılırlığı yansıtır.

Bir gün, televizyonlarımızda Türkçe konuşulacak, gazetelerimiz Türkçe yazacak ve Türk insanı, kendi diline sahip çıkacak, ümidimizi yitirmeyelim. Yazımı, Atatürk’ün güzel bir sözü ile bu kuruluşlara seslenerek noktalıyorum: “Türk Dili’nin kendi benliğine, özündeki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet kurumlarımızın, dikkatli, ilgili olmasını isteriz.”
Basın-yayın organlarının bu konudaki hatalarıyla ilgili, daha geniş örneklerle yazılmış bir yazıdır. Okumanızı tavsiye ederim: Basın Yayın Organlarındaki Anlatım Hataları 1 - 2

Politikacıların Dil Yanlışları ve Hüseyin MOVİT: Dil hataları konusunda yazılmış başka bir yazıdır.

Blog mu açsam Frm mu?


Site açacağım demek oldukça kolaydır. Önemli olan sitenin içeriğine ve scriptine karar vermektir. İzleyeceğiniz politikayı belirlemektir. Bu yolda yapılan hatalar, olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Her şeyden önce site sahibinin emeğine ve zamanına yazıktır. Harcanan bütçe, siteye bağlanan ümitler boşunadır. Olumsuzlukları ortadan kaldırmak, amacınıza ve hedef kitleye ulaşmak için aklınızdaki bu soru işaretlerini yok etmelisiniz. Öncelikle bu soru işaretlerinden biri olan "Blog mu FRM mu?" konusuna (yapabildiğim kadarıyla) açıklık getirmek istiyorum.

Blog mu Frm mu?
FRM, ekip işidir. İki ya da üç kişiyle yürüyecek iş değildir. Öncelikle sağlam bir FRM takımı olması lazım. "Nasıl olsa ileride FRM ekibi oluşur" mantığı ile hareket edenler, bu işi yarıda bırakmak zorunda kalmışlardır. Çünkü ekip olmadan tek başına olacak iş değildir. FRM ekibi, FRMu FRM yapan bir parçadır. O yüzden sağlam bir yönetim kadronuz yoksa bu işe kalkışmayın. FRMun SEO alt yapısı ne kadar sağlam olursa olsun, tüm çalışmalar boşunadır.

Bu işi yürütürken, gerek manevi gerekese maddi yönden çok kaybınız olabilir. Buna ve her türlü olumsuzluklara karşı hazırlıklı olmalısınız. "Sabrın sonu selamettir." atasözünü unutmamalısınız. Çünkü FRM işi, hemen olacak bir iş değildir. Aylar belki yıllar sonra meyvesini toplarsınız.

Şimdiki FRMlar: Son zamanlarda FRMlar, tahmin edemeyeceğiniz sayıda türedi. Malesef ortalık FRMlardan geçilmiyor. Kopyala+Yapıştır mantığı ile kurulan bu FRMlar, interneti adeta çöplüğe çeviriyorlar. Ve bir internet kullanıcısı, aradığını bulmak için zamanını boşa harcıyor. Bu yüzden kullanıcılar için de uygun olmayan bir sistem haline geldi. "Teşekkürler" gibi saçma saçma mesaj yazma zorululuğu olan FRM siteleri moda oldu. Ne yazık ki bahsettiğim sebeplerden dolayı FRM sitesi profili kirlenmiştir. Tabiki rayına oturmuş, gelişmiş o kaliteli FRM sitelerinde dolaşmak bir başka ...

Şu an genel FRM diye tabir edilen, birbiriyle ilgisiz alakasız kategorilerin yer aldığı, her şeyden bahsedilen FRMlar mevcuttur. Daha önceki cümlelerimde bahsettiğim FRM profili, genel FRMlara aittir. Bunlar, kuru kalabalıktan başka bir şey değildir. Oysaki şimdiki zaman, özele inen FRMların zamanıdır. Örneğin bir genel FRM, eğitim FRMu ve yabancı dil FRMu düşünelim. Genelden özele doğru sıralarsak aynen yazdığım gibidir: Genel>Eğitim>Yabancı Dil. Bunlar arasında en mantıklısı Yabancı Dil FRMudur. Çünkü daha içtedir, daha özele inmiştir, sadece bir alana yönelmiştir. Özele inebilen FRMlar, sadece bir konu üzerinde yoğunlaşmış, mümkün olduğunca bir şeyden bahseden FRMlardır.

Blog, gördüğüm kadarıyla gelişmekte olan bir sistem. Son zamanlarda kişisel blogların, özgün yazıların yazıldığı blogların arttığını gördüm. FRMcu zihniyetler tarafından Copy+Paste mantığı ile kullanılıyor olsalar da önemini yitirmedi. Yazar, hiçbir şey yazamıyorsa bile günlüğünü yazıyor. Geçirdiği günün özetini yazıyor. Bu bile yeter. Kişinin bilgi, beceri ve gelişimi için blog daha mantıklı gelmektedir.

Sonuç: FRM aleminden çıkış yapmış biriyim. Ve son dönemlerdeki FRM profilini iyi bilen bir kişi olarak, blog sistemi bana daha mantıklı gelmektedir. Ama ben FRM işinin yürütürüm, ekibim de var diyenlere karşı çıkmam. Başarılarını dilerim ve destek olurum. Fakat belirli bir alana yönelmelerini tavsiye ederim. Şimdiki devir, özel FRMların devridir. "FRM işi, zormuş. Ben yapamam." diyenler veya kararsız olanlar için blog açmalarını tavsiye ederim. Yazmak o kadar zor bir şey değildir ve oldukça güzeldir.
Yazımı yazdıktan sonra 29 Kasım 2008 tarihinde yazılan Blog mu FRM mu? konulu bir yazı buldum. Yazar, bu konuyu daha geniş ve anlamlı bir şekilde ele almış. Bu konuyla ilgilenenlere kesinlikle okumaları için tavsiye ederim:  Blog mu FRM mu?

vBulletin Giriş Yapamama ve Çözümü


Cookie (çerez) sorunu, vBulletin kullanıcılarının başına gelmiş ve gelmeye devam eden önemli problemlerden birisidir. Üyeler kullanıcı adı ve şifrelerini doğru bir şekilde girerler. Normal bir şekilde giriş yapıldı, yönlendiriliyorsunuz ekranı gelir. Üye anasayfaya yönlendirilmiştir; fakat üye girişi yapılmamış gibi görünmektedir. Herhangi bir kategoriyi veya konuyu görüntülediğinizde ise üye girişi yapılmış görünür. Bu, az önce bahsettiğim vBulletin Cookie yani Çerez sorunudur. Bu sorun, özellikle yedek yükleme veya site taşıma sonucunda meydana gelmektedir. Çözümü oldukça basittir.

Çözüm 1: vBulletin Seçenekleri > Cookies - HTTP-Header Seçenekleri > Cookie Domain ayarları ile ilgili bir problem olmuş olabilir.

vBulletin Cookie Sorunu ve Çözümü

vBulletin Cookie Sorunu ve Çözümü

Cookie Domain ayarlarına yukarıdaki işlemleri uygulayarak ulaşın. Cookie ayarlarına ulaşmak için üstteki iki resmi takip edebilirsiniz. Daha sonra aşağıdaki resimleri uygulayın.

vBulletin Cookie Sorunu ve Çözümü

Eğer üstteki ayarlar işe yaramazsa; üstteki resmi yok sayıp alttaki resimdeki ayarları uygulayın.

vBulletin Cookie Sorunu ve Çözümü

NOT: Eğer sitenin adresi siteadı.com/frm şeklinde ise yukarıdaki işlemleri ona göre yapmalısın.

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Çözüm 2: İkinci çözüm yolu, Cookie sorununun kesin çözümünü içermektedir. Birinci çözüm yolunun alternatifi olarak düşünülebilir. İlk çözüm yolunun işe yaramadığını görenler, bu çözüm yoluyla çözüme ulaşmışlardır.  tools.php, yedek yükleme ya da site taşıma sonucunda meydana gelen Cookie sorunu için de çözüm olacaktır.

vBulletin sistemini kurmak için indirdiğiniz klaösrler arasında do_not_upload isimli bir klasör olmalı. Onun içindeki tools.php dosyasını, FTP dizininizdeki install klasörünün içine atın. Daha sonra siteadi.com/install/tools.php adresine girin. Cookies ile ilgili bölümdeki Reset Cookie Domain ve Reset Cookie Path sorgularını çalıştırın. Sorgular başarılı bir şekilde işlendikten sonra sorununuz çözüme kavuşacaktır.

NOT: vBulletin sistemini kurduktan sonra install klasörünü sildiyseniz tekrar upload etmeniz gerekecektir. tools.php dosyası install klasörü içinde, install dosyalarıyla birlikte çalışır.  install klaösürünün ismini değiştirmeniz daha mantıklıdır. tools.php ile işiniz bittikten sonra install klaösrünün ismini değiştirmeyi unutmayın!
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!


Düzenleme: Bazı yerlerde vBulletin giriş yapamama sorununun tools.php yöntemiyle dahi çözülemediğini gördüm. (Örn: R10 ) Eğer örnekteki gibi yukarıdaki çözüm yollarıyla sorunu ortadan kaldıramadıysanız şu yazıyı inceleyin: tools.php işe yaramadığı zaman
Sorunu çözmeniz dileğiyle, iyi frmlar ;)

Bağlama Kursu: Ders 2


Geçen hafta yazdığım yazıda saz kursuna başladığımı söylemiştim. Ve ilk derste neler yaptığımı, neler öğrendiğimi anlatmıştım. Kısacası dersi anlatmıştım: Saz Kursuna Başladım

Saz Çalan Adam Resmi
Bugün de saz kursunda ikinci dersimi aldım. Geçen hafta öğrendiklerimi evde resmen çalıştım. Her gün bir yarım saat ayırdım ve refleks haline gelebilmesi için uğraştım. Dersin ilk dakikaları geçen haftayı tekrar etmekle geçti. Sonra hemen
hoca geçiş yapmayı gösterdi. Artık saz geçişlerini öğreneceğiz dedi. Ondan önce bugünkü dersin notalarını öğrendim. Alttaki DO, ortadaki Mi ve Sol notasını öğrendim. Geçen haftada LA notasını öğrenmiştim. Yavaş yavaş bağlama notalarını öğreniyorum. Herhalde dördüncü ders sonunda tüm saz notalarını öğrenmiş olurum.

Dört kere LA notasına öğrendiğim Üst-Boş-Üst-Alt ritmi ile bastım. Ardından LA, Mi ve Do notalarına dört kere basıyorum. Sonra LA sonra yine LA, Mi ve Do notaları şeklinde dörder kez devam ediyor. Amaç geçişleri öğrenmekmiş. Bunu başta pek yapamadım. Parmaklar konusunda sıkıntı yaşadım. LA'yı biliyordum fakat La,Mi ve Do benim için problem olmuştu. Allah'tan sonradan yapabildim, bayağı sinirlenmiştim.

Bu ders öğrendiğim bir diğer alıştırma ise Sol-Mi , Do-Mi idi. Bu biraz daha kolayıma gelmişti ancak başta LA notasından adam gibi ses çıkaramamıştım. Ama sert basınca sesin adam gibi çıktığını anladım (ilkokuldak flüt derslerini hatırladım). LA, Mi ve Do notalarına basıyorum. Birinci tele üstten, ikinci tele üstten sonra üçünücü tele alttan ikinci tele alttan vurmak gerekiyor. La-Mi dur Do-Mi şeklinde dört kez yaptıktan sonra aynı şeyi dört kez Sol-Mi dur Do-Mi şeklinde yaptım. Yine bir geçiş söz konusu tabiki ama bu diğerine göre daha kolay bir geçiş. Bu da dörder kez aynı ritimde böyle tekrar edip gidiyor işte.

Bugün çalıp çalamayacağım konusunda biraz umutsuzluğa düştüm ama dersin son dakikalarında attığım golle moralim yerime gelmişti çünkü yapmaya başlamıştım. Ders o kadar eğlenceliydi ki zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Umarım hep böyle olur. Yaptığın işten zevk almak, isteyerek yapmak çok önemli diye düşünüyorum.
 
Copyright 2009-2013 © trksh.org - Takip eden geride kalır.
Gizlilik
Teşekkürler bloggerthemes.net