Lipton'un -Her şeyi bilen kadın-ı


Lipton'un Yellow Label Tea ürününün tanıtım için bir web site yapılmış. Proje ise liptonun herseyi bılen kadın oyunu olarak hafızalara geçti. Her şeyi bilen kadın ise Şenay Gürler - Avrupa Yakası'nın Fatoş'u olmuş. Size sorular soruyor. Aklınızdakini bilmeye çalışıyor. Aklınızda uçuk bir şey tutmadığınız sürece ve sorularına doğru cevap verdiğiniz takdirde bilir. Farklı bir şey olmuş diye düşünüyorum. Alexa değerinin şimdilik 100k olduğunu görmek, bu projenin tuttuğunu veya tutacağını göstermektedir.

Lipton'un her şeyi bilen kadın oyunu

www.herseyibilenkadin.com
DÜZENLEME:
"www.herseyibilenkadin.com" sitesi yayından kaldırılmış, o yüzden oyun yüklenemiyor. Ancak “http://www.20q.net/” adresinden buna benzer bir oyuna(ama bunun görüntüsüz halidir) ulaşabilirsiniz.
Tebessümüyle, sıcaklığıyla, doğallığıyla Şenay Gürler doğru bir tercih olmuş. Bazı kişiler oyunun başındaki  "Ben her şeyi bilen kadınım. Her şeyi biliyorum, hem de 20 soru sorarak." sözünden hoşlanmayabilir diye düşünüyorum. Çünkü bu yüzden sitelerde ben işte şu kadar dakikadır deniyorum, hiç bilemedi, salak kadın gibi yorumlar gördüm. Gördüüüğümde de güldüm geçtim tabiki. Sonuçta amaç interaktif reklamcılık ile bir ürünün tanıtılmasıdır. Ben de merak ettim ve oynadım tabiki bu oyunu. TOP tuttum aklımda ve soruları doğru bir şekilde yanıtladıktan sonra bildi. Kağıda yazıp gösterdi :] İlk yapışımda bildi, ondan sonra 2-3 defa daha denedim ama bilemedi ki önemsemeden yaptığım için normaldir diye düşünüyorum. Bu sisteme benzer bir site daha vereyim: http://www.20q.net/. Burada yanlış tahmin yapılarsa bilgisayar kelimeyi yazıp karşılaştırıyorsunuz. Daha gelişmişi desem yeridir. Rabarba ise Lipton'a bu servisin videolusunu çok güzel bir şekilde tasarlamış.

Bu yazıyı yazmamın bir diğer amacı da RABARBA yani dijital devrin reklam ajansıdır. Sitelerini ziyaret edip projelerine göz atabilirsiniz. Ödül almış, çok güzel eserler var. Ben bu reklam ajansını Recep'in Tavuğu serisi ile tanımıştım. Kötü bir şekilde tanımıştım ( recepin tavuğu domaini konusu-bilenler bilir) ama gerçekten o da kaliteli bir proje idi. Tüm projelerinden dolayı tebrik etmek lazım.
Eğlenceli vakit geçirmek istiyorsanız deneyin derim. Geçirmek istemiyorsanız da deneyin, merakınız gitsin. En azından fikirlerinizi paylaşın :}

TTNET ADSL 8 Mbps Paketi Hakkında


Son zamanlarda TTNET Adsl kullanıcıları 1 Mbps fiyatına 8 Mbps haberiyle ilgilenmeye başladı. Ben de bir yazı yazayım dedim. Geniş bir araştırma yaptım, site site dolaştım, bilinenleri derledim-toparladım ve size sunuyorum. Ve merak ediyorum, kullananlar memnun mu?

8 Mbps hakkında kısa bilgi: 8 Mbps - 8Mbit demek 8192 Kbps demektir. Bu da demek oluyor ki TTNET maxiumum hız hizmetini 2 katına çıkardı - bilindiği gibi önceden 4 Mbit idi.

1 yerine 8 olan paket hakkında TTNET web sayfasında şu açıklama geçiyor:

TTNET 8 Mbit ADSL paketleri

Anlaşılmayacak bir şey yok fakat can alıcı cümleden anladıklarımı kendimce izah edeyim. Şimdi bir defa hız 8Mbps demiyor, 8Mbps'ye kadar diyor. Ve en önemlisi sınırsız denilmekte fakat altta yazan notta, 15 GB sınırını aşan kullanıcıların hızının geriye kalan günler için en fazla 512 Kbps olacağı yazıyor. Yani 512 Kbps ve 512'den yavaş olacak demek. Yani benim kotam ayın üçünde 20 GB ise geriye kalan 27 günde 512-256-128-64 olarak sürüneceğim. Anlaşılabileceği gibi bu 49 TL'lik olan, sözde limitsiz görünen bu tarife sürekli download yapanlar için uygun değil. Zarar ettirir adamı. "Ben internetten bir şey indirmiyorum, 4 veya 6 GB kota bana yetiyor, hız istiyorum." diyenler için oldukça uygun olabilir. Fakat unutulmamalıdır ki hızınız yüksek olduğundan işinizi kısa sürede halledeceksiniz ve daha fazla internette kalacaksınız. Ona göre karar verin. "Tıkla, gelsin." olayı olacağından harcanan kota miktarı 1 Mbps ile aynı olmaz. Umarım dediğimi anlatabilmişimdir. 8 Mbps'nin kotalı paketleri de resimde gördüğünüz üzere; 4 GB 29 TL, 6 GB 39 TL'dir.

8 Mbit gerçekten de 8 Mbit mi? Evet. Belki şaşıracaksınız ama kanıt olarak size bu resmi gösterebilirim.
8 mbit adsl download testi

Bağlantı sorunu falan filan olur mu olmaz mı; indirme hızı, sayfa açılma hızı düşer mi düşmez mi orası tartışılır işte. TTNET alt yapısından bahsedemeyeceğimiz için bu konuda sorun yaşamamız olasıdır.

TTNET'in hızı 8 Mbps olup, gerçekten limitsiz olan paketi var mı? Olmaz mı :] Hem de 99.00 TL. Yanlış duymadınız 100 yerine sadece 99 TL :] ADSL paketleri için TTNET ADSL ÜCRETLERİ sayfasına bakın diyorum.
8 Mbit'e geçmek ya da geçmemek ... Doğacak olan 3G teknolojisini unutmazsak ve buna bağlı olarak çıkacak rekabeti de düşünürsek, fiyatların yarı yarıya düşeceğini görmek hiç de zor değil. Tamamen size kalmış.

Bizim dengimizdeki ülkelere göre, internete çok fazla para ödediğimiz gerçeği de başka tabi...
Eğer  şu an geçiş yapmak isteyenler varsa şunu uygulayabilir. Yalnız iki tane 8 Mbit paketi bulunmaktadır. Yukarıda bahsettiğim gibi biri 49 TL-15GB kotayı geçince hızı 512 Kbit'e iniyor. Diğeri yani 99TL'lik ise gerçekten sınırsız olandır. Upload hızı her ikisinde de 1Mbit olup, sınır yoktur. Toplam 3 TL fazla ödeyerek yeni pakete geçiş yapabilirsiniz:
1] 444 0 375 i arayın.
2] Önce 3'ü sonra 1'i tuşlayın.
3] 10 haneli numaranızı yazıp bekliyin.  4] Karşınıza çıkan bay/bayan'a "Ben 8 Mbit'lik yeni kampanyanıza geçmek istiyorum" diye belirtin. 5] Kimlik bilgilerinizi ve annenizin kızlık soyadının karakterlerinin teyidini aldıktan sonra işleme başlanıyor.
6] Size sözleşme metni okunacak. Okunduktan sonra "Onaylıyorum" diyeceksiniz.
7] Modeminizi kapatıp-açtıktan sonra 8 mbit'e geçmiş olacaksınız.
TTNET'in 8 Mbps'lik bu yeni paketi hakkında kullanıcı yorumlarını görmek istiyorsanız, buraya bakabilirsiniz: ADSL 8Mbit 'e geçiş yaptım ve sonuç ortada...

Reboot and Select proper Boot device or... ve Çözümü


İşlem yapmadan yazının tamamını okuyunuz!

Bugün "Reboot and Select proper Boot device or Insert Boot Media in selected Boot device and press any key" sorunundan, hatasından bahsetmek istiyorum.  Bilgisayar açılırken siyah bir arkaplanda beyaz bir yazıyla bu hatayı alırsınız. Herhangi bir tuşa bastığınızda yine bu hatayı verir alt alta ekran bu mesajla dolar.

Öncelikle hatanın çevirisini yapacak olursak, karşılığı: " Önyükleme yapın ve önyükleme aygıtını seçin veya seçilen önyükleme aygıtına önyükleme medya(CD, DVD) aracı ekleyin ve bir tuşa basın. " dır.

boot device siyah ekran
Resmi internetten buldum. Görüldüğü gibi any key yerine a key de yazabilir. A key demek A'ya basın demek değildir. Bir tuşa basın demektir.

Gelelim bu sorunu nasıl çözeceğimize. Hatadan da anlaşılacağı üzere bilgisayarınız HDD'yi göremediği için başlatılmamaktadır.

1) Öncelikle BIOS ayarlarınıza bakmanız doğru olur. Bilgisayar açılırken DEL tuşuna bastığınızda  BIOS ayarlarına yönlendirilirsiniz. Advanced BIOS Features kısmına girin ve aşağıdaki resme yakın bir menü gelecektir. Farklı olma ihtimali vardır. First Boot Device yani birinci önyükleme aygıtı olarak Hard Disk yaparsınız. Kaydedip çıkarsınız, bilgisyarınız yeniden başlar.
Ekleme
BIOS menüsündeki ayarların yerleri anakarttan anakarta değişiklik gösterebilir. İlgili BIOS ayarını belirtilen bölümde bulamadıysanız şu bölümleri bulmayı deneyin:
   Boot > Boot Device Priority > 1st Boot Device > {harddiskiniz}
   Advanced BIOS Features > First Boot Device > {harddiskiniz}
   Boot Sequence > {harddiskiniz}
   BIOS FEATURES SETUP > Boot Sequence > {harddiskiniz}
Eğer zaten HDD seçili ise 2. yönteme bakınız.
xp bios ayarları mavi ekran

2) 1. yöntemde size yarar bir şey bulamadıysanız, 2. yöntem %80 probleminizi çözecektir. Bilgisayar ilk HDD'yi görmesine rağmen HDD'yi başlatamıyorsa HDD'de sorun vardır. Sorun donanımsaldır. Kasayı açmanızı veya açtırmanızı ve bağlantıları kontrol etmenizi tavsiye ederim. Temazsızlık, bağlantı hataları vb. gibi problemlerden kaynaklanabilir. Öncelikle harddisk bağlantılarını kontrol edin. Kasanın içini açmışken temizlik yapmanızı da öneririm. Tozunu alın, yıkayın falan demiyorum ha! 2 kere bu sorunla karşılaştıysam ikisinde de temazsızlık vardı. Temazsızlık var ise kablonuzu değiştirmelisiniz. Değiştirdiğinizde yine aynı hatayı alıyorsanız %90 HDD niz bozuk, %10 ihtimal de HDD'nizin anakartınıza bağlı olduğu Sata/ide kanalı bozuktur. Kanalı değiştirmeyi de deneyebilirsiniz.

Bu hatayı aldığınız sürece format atmanız da mümkün değildir. Çünkü bir önyükleme aracı başlatılamıyor demektir. Bu durumda Windows da başlatılmaz. Bu da büyük ölçüde son söylediğim yöntemi doğruluyor.

Kasayı daha önce açmadıysanız, açmayı denemenizi tavsiye etmiyorum. Profesyonel birisi yanınızda olsun! Hem açmayı öğrenirsiniz ...

Sürekli baş ağrısı, göz sorunu ve kusma


Hava güzeldi. Ne soğuk, ne sıcak. Az biraz esiyordu. Ne güzel hafta sonu, arkadaşlarla güzel bir maç yaparız - bu maksatla evden de uzaklaşırım, dışarı çıkmış olurum dedim. Demez olaydım. Havanın güzelliğine dalıp üstümde kısa kollu ile maç yapmaya çıktım. Üzerime başka bir şey de almamıştım ( Allah'tan altıma şort giymemişim ).  Futbol sahasına giderken de aklımdan geçirdim " Kesin hasta olacağım, üşüteceğim." diye.

Öğleden sonra saat 4-5 gibi başladık, akşam saat 7-8 gibi bitirdik. O saatte rüzgar esmeye başladı tabiki. Alımımı aldım. Eve gidene kadar ter üzerimde kurudu, burnumu çekmeye başladım.

Baş ağrısı
Eve geldim, sıcak bir duş aldım. Üşümeyim diye de saçımı iyice kuruttum, kafama da bereyi taktım. Her yerim ağrıyor. Belim kopacak gibi, dizlerime ağır bir yük binmiş adeta. Biraz televizyon izleyim dedim ve geçtim TV'nin başına. O sırada da Stadyum programı rasgeldi. Galatasaray - Ankaragücü maçının özeti vardı. Maçı izlemeye başladığımda net göremediğimi farkettim. Tam bulanık da görmüyordum, yansıyormuş gibi oluyordu. "Işıktan mı acaba, Allah Allah" dedim ama yok gözlerim ağrıyordu. Tabi bu sırada başım da durmuyor. Şiddetli bir ağrı ve sürekli bir baş ağrısı idi.

En iyisi yatayım dedim. Bir iki saat uyumuş olmalıyım ki saat 11 olmuştu. Uyku sersemiyim. Bir oraya bir oraya dolaşıyorum. Geçtim mutfağa ağzım tatlansın bari diyerek bir portakal yedim. Aslında portakalı- kusayım da rahatlayayım - diye de yedim diyebilirim. Yoksa geçmezdi bu baş ağrısı. 10-15 dakika sonra birinci kusma eylemim gerçekleşti. Bundan sonra birazcık rahatladım. Kısa süre sonra yine başladı. Hiç geçmeyecek mi diye düşünürken uykuya dalmışım. Uyandığımda şikayetlerim devam ediyordu. Bir kere daha kussam rahatlayacaktım. Kusmak için kahve-limon içtim. Kahve limon iyi geldi ve çok istediğim ikinci kusma eylemim de gerçekleşti. Bundan sonra gerçekten ciddi manada kendime geldim. Biraz balkona çıktım ve hava aldım, gittim-yattım.

Sabah kalktığımda baş ağrım yoktu. Sadece ani hareketlerde ve kafamı sallayınca başım ağrıyordu. Bunun dışında bir şikayetim yoktu. Kahvaltıdan sonra Benical içtim. Beni kendime getiren başka bir etken oldu diyebilirim Benical. Akşama doğru kafamı sallayınca ağrıyan başımın ağrısı da geçti, çok şükür. Çok felaket bir şey gerçekten. Şu an o haftasonundan bende kalan sadece maç sonrası yorgunluk. Baldırlarım ağrıyor te o ka. Tam hastalığa çevirmeden kurtuldum bir nevi direkten döndüm. Ama o akşamki serüvenlerim anlatılmaz ancak yaşanır vallahi. Doktora gitmeden hallettiğim nadir rahatsızlıklarımdan birini yaşadım o gece.
Diş ağrısından tut, karın ağrısına kadar çoğu şeye, çok şükür, dayanabilirim ama baş ağrısı felaket. Acayip oluyor insan. Şuur muur kalmıyor.

Son olarak anladım ki havaya aldanmamak gerekiyor, hele de mevsim değişim zamanları ... ( yaz başlangıcı gibi )
"Sürekli baş ağrısı, göz sorunu ve kusma" sorunu ile ilgili bazı adresler:
  1. Başağrısı deyip geçmeyin
  2. Sürekli Baş Ağrıları Göz Hastalıklarını İşaret Ediyor
  3. Baş ağrısı
  4. Çok şiddetli baş ağrısı ve bulantı asla ihmale gelmez

Gizli Dosyaları Göstermeme Sorunu ve Çözümü


Baş belası Malware (Kötü Amaçlı Yazılım), Spyware (Casus Yazılım) ve çeşit çeşit virüsler ...  Bilgisayarların bu azılı düşmanları, çoğu zaman baş belalarımız olmuştur. Sizi bir virüs türüyle ve bir de onun panzehiri olan bir küçük program ile tanıştıracağım.

gizli dosyalar

Bilgisayarım / Araçlar / Klasör Seçenekleri > Gizli Dosyaları Göster - Gizli Dosyaları Gösterme

Gizli Dosya Virüsleri ne oluyor? :  Bilgisayarlara taşınabilir bellekler ile bulaşan ve insanı deli eden virüstür. Bulaştığı bilgisayarı abluka altına alır ve hissedilebilir bir yavaşlığa neden olur. Sistem dosyalarınız bu virüsler yüzünden büyük bir risk altına girer. Ayrıca Gizli Dosyaları Göster seçeneği seçili olmasına rağmen veya seçmenize rağmen sürekli otomatik olarak Gizli Dosyaları Gösterme seçeneği seçilir. Yani bu virüsler gizli dosyalarınızı görmenizi engeller. Bu nedenle bu ismi almışlardır.

Gizli Dosya Virüslerinin isimleri nelerdir? : Bu konuyla ilgili belli başlı, bilindik virüs isimlerini araştırdım ve bir liste çıkardım. Liste aşağıdaki gibidir.
n.com Virüsü, amvo.exe Virüsü, kavo.exe, tavo.exe, copy.exe, sxs.exe, bittorent.exe, hldrr.exe, rvhost.exe, ckvo.exe, ravmon.exe, mdm.exe, svchost.exe
Bu isimler dışında farklı isimlerde kendilerini gösterebiliyorlar. Genellikle varlıkları gizli dosyaları göster - gösterme durumundan sonra anlaşılıyor. Vakit geç değilken müdahale etmek gerekir. Yoksa küçücük bir virüs parçası yüzünden format atmak zorunda kalabilrsiniz. Ve hatta Bilgisayarım çöktü diye söylenir durursunuz.

Gizli Dosya Virüslerini Nasıl Temizlerim? :Virüs programlarıyla çözüleceğini sanmıyorum. İster Kaspersky ister Nod32 olsun. Bunlar anti-virüs programları oldukları için virüs tabanlıdırlar. Bu tür virüsçükleri tanıyamazlar. Bu nedenle bu tür durumlarda sadece trojan, spy temizlemek için yazılmış programları kullanmak daha mantıklıdır.

Bu tür virüsü veya virüsleri 3 MB'lık bir program ile temizlemeniz mümkündür. Bu virüs bizzat bana bulaştı ve ComboFix programı ile yüzde yüz sonuca ulaştım. 3 farklı zamanda bu virüsle karşılaştım ve üçünde de bahsettiğim program ile çözdüm. Programı indirmek için tıklayınız:  ComboFix.rar
Programı WinRaR ile çıkarıp, çalıştırabilirsiniz. İşlem bittikten sonra yaptığı işlemin kayıtlarını tutar, otomatik log oluşturur. Log dosyalarını rahatlıkla görüntüleyebilirsiniz.

Domuz Gribi misiniz acaba ?


Evet kuş gribinden sonra bir başka vaka geliyor, ne yazık ki: Domuz gribi. Meksika'da ölümlere neden olan bu virüs dünyayı içten içe saran bir hastalık haline geldi. Türkiye'ye çok şükür daha gelmedi ama gelmeyecek diye bir şey de yoktur malesef. Tam da turizm mevsimi yaklaşıyor, kaçınılmaz .

Artık insanlar birbirinden şüphelenir oldu :] Grip birisini gördüğüm zaman yanından uzaklaşmak istiyorum. İnsanda psikolojik bir etki yapıyor ister istemez. Bu virüs hakkında yaptığım araştırma sonuçlarını paylaşmak istedim.

Aslında bu bir domuz hastalığıdır. Domuzlar arasındaki temas yoluyla geçiyor. Fakat bilindiği gibi artık bu virüs sadece domuzdan domuza bulaşmıyor. İnsandan insana bulaşma evresine gelmiş. Normal bir enfeksiyon gibi temas dışında  solunum yolları ile de bulaşabiliyor. Başta domuzlardan insanlara geçti.

Domuz eti tüketimi ile bulaşmıyor.  Zaten 150 derecek sıcaklık civarında yok oluyor.  Son söylediğim bizi ilgilendirmiyor zaten: Bilindiği gibi islam dininde domuz eti yemek haramdır.

Başta kuş gribi dedim aklıma geldi. Domuz virüsü yani A/H1N1, insan, domuz ve kuş gribi virüslerinin karışımından oluşuyormuş. Yani yeni bir grip türü oluyor. Bu yüzden de bu virüse karşı insanın doğuştan gelen bağışıklığı yok. Şu an domuz gribi aşısı henüz keşfedilememiştir. Fakat tedavi amaçlı bir ilacın olduğunu duydum. Bu ilaç virüsü tam anlamıyla yok etmiyor. Hastalığı kırmak anlamında etkili oluyor ve ilacın ne kadar erken kullanılması o kadar etkiliymiş.

Hastalıktan nasıl korunuruz? Hepimiz eminim bunu düşünüyoruz. Hastalık Avrupa'ya sıçramış durumda. Bize de vurması halinde ne yapacağız kim bilir. Televizyonda haberlerde izlemiştim. Hangi kanal tam hatırlamıyorum. Bir doktor bir şeyler anlatmıştı. Ve birkaç kaynaktan da baktım ki birbirini tutuyor. Sonuç olarak; bu hastalıktan korunmak çok basit. Hapşırırken ya da öksürürken mutlaka mendil veya peçete kullanmalıyız. El temizliğimize dikkat etmeliyiz. Her zaman yaptığımız veya yapmamız gereken gibi bol su ve sabunla yıkamalıyız. Yani normal gribe karşı aldığımız önlemler diyebilrim.
"Nerede fakir ülkeler var, orada bir ton mikrop çıkıyor." desem yeridir herhalde. Bu sözümü açıklamak isterdim ama gayet açık zaten. Son olarak, Dünya Sağlık Örgütü kontrölden çıkabilecek bir virüs olduğunu söylüyor, umarım sonumuz kötü olmaz.
Domuz gribi hakkında detaylı bilgi almak için wikipedia sayfasına bakınız: http://tr.wikipedia.org/wiki/Domuz_gribi

Merhaba Ben Hatça


Beğendiğim bir kompozisyonu daha doğrusu bir metni paylaşmak istedim. Metnin konusu ise: "Bir oyuncakçı dükkanında bir oyuncaksın. Başından geçenleri anlat." Oyuncak hikayesindeki karakterler ve olay çok hoşuma gitti. Okurken Türkçe'nin katledilmesini gösteren iyi bir metin olur diye düşündüm ama amaç o değil tabiki :] Amaç güldürmek. Yakın bir arkadaşımın yazısıdır. İyi okumalar.
Mission: Impossible
Merhaba ben Hatça. Ben bir türbanlı Barbie’im. 2006 yılının Mart ayında, küçük bir imalathanede dünyaya geldim. Orda benim gibi daha çok vardı ama sadece ben ve arkadaşlarım buraya gelebildik.
Şu an Mourtazha’s Toy Shop’tayız . Mourtazha her sabah kepenkleri açtıktan sonra içeri bir bozukluk atar. Sonradan öğrendiğime göre günün iyi geçmesi için atıyormuş. Mourtazha 40 bilemedin 50 yaşında saf, naif bir insandır.2 oğlu bir de kızı vardır. Ara sıra oğlunu dükkana getirir.
Ve işte benim hikayem de burda başlıyor.  Her şey “action man”lerin dükkana getirilmesiyle başladı. Onları zikirmatik reyonunun yanına koydular. Sonra “o”nu gördüm. Elinde son model bir silah, vücuda yapışan cart yeşil bir badi,saçma sapan kaslar ve kepçük ağız. Olamaz, sanırım aşık olmuştum. Fakat bizimki aşk-ı memnuydu. Çünkü ikimizde hareket edemiyorduk. Derken aynı günün sonlarına doğru Mourtazha’nın küçük oğlu Moustapha elinde beslenme çantası,burnunda sümük,ilk kez gelircesine içeri daldı. Beslenme çantasını fırlattı;arkadaşlarımdan beşini kaybettim. Sonra her erkek çocuğunda olduğu gibi onda da bir “action man alma”isteği doğdu.
Reyonun önünde durdu ve onca action man in içinden yiğidimi aldı. Kalbim cız etti. O an çığlık atmak istedim fakat tek diyebildiğim “I am a Barbie Girl in the Barbie world. Like in plastic it’s fantastic”ti. Çaresizdim. Ağladım,devrelerimi bozdum.
Gözlerimi türbanımla sildim. Arkadaşların da yardımıyla arabaya bindim ve çocuğu takip ettim. O intikam duygusuyla hareket edebiliyordum. Buna mı sevineyim yoksa yiğidimin gittiğine mi üzüleyim bilemiyordum.
Türbanımı çıkartıp dikiz aynasına, vitesi beşe, kafayı da çocuğa taktım.
Çocuk hala tükanda geziyordu. Pokemon reyonunun önünde durdu. Ordan bir poke topu alıp çocuğun kafasına attım. “Seni seçtim pikaçu!” dememle pikaçu çıktı. “Buyur apla.” dedi. Pikaçu artık büyümüş,efendi bir delikanlı olmuştu. Dedim “Cano ver elektriği.” dedi “Apla walla motor soğuk.”Biraz bekledim. Sonra “Hazırım” dedi. Elektriği vermesiyle çocuğun yiğidimi atması bir oldu.
Yiğidimin yanına koştum. Onu bağrıma bastım. Hiç ses çıkarmıyordu,nefes dahi almıyordu. (Sanki normalde alıyodu…!) Bağırdım, “Onu alma beni al!” “Niçün!” dedim. Sonra yanlışlıkla sırtındaki açma-kapama düğmesini off a getirdiğimi fark ettim. Aceleyle düğmeyi açıp, “Hoş geldin!” dedim. “Thank you siyır” dedi. Dedim “senin thank you diyen kepçük ağzını yerim.”
Bu onu son görüşüm oldu. Terbiyesiz karşı reyondaki Cindy bebekle Disneyland’a kaçmış. Aman…Neyse. Ben yatırımımı öbür dünyaya yaptım. Dabi lann her gün en az 2 saat sır kapısı-kalp gözü, 1 saat Dest-i İzdivaç ve 1 saat yemekteyiz izliyorum tükandaki televizyondan. Sizde yapın. Direk cennet. Sorgu-sual yok. Sıratı premium geçiyon. Yeter ki şunu unutma: “Namaz keeps together.”
Yazan: Ü.B.B
KEPÇÜK AĞIZ ne demektir?: "çemçük" ya da "kemçük" ağız olarak da bazı yerlerde geçer. "Çok Güzel Hareketler Bunlar"da kullanılmış bir deyimdir. Uykusuz Dergisi'nden Umut Sarıkaya da karikatürlerinde kullanmıştır. Tanım itibari ile konuşmayı engelleyen bir çene yapısıdır. Ne demek olduğunu "kepçük ağız resimleri"ni gördükten sonra anlamak mümkündür. ekşi sözlükteki yorumlara bakınız. Kepçük ağızlı resim örnekleri verilmiş: kemçük ağız (Yorumlar ve Resimler).
 
Copyright 2009-2013 © trksh.org - Takip eden geride kalır.
Gizlilik
Teşekkürler bloggerthemes.net